
30 Haziran 2025 Pazartesi
YAZAR'A AİT DİĞER YAZILAR |
Türkiye Peyzaj Mimarlığı Bölümleri Eğitim ve Öğretim Çalıştayları 30 Eylül 2020 Çarşamba |
"Türkiye'nin bitki çeşitliliği ve peyzajda kullanımı" temasında Plant Dergisi bana bir yazı yazıp yazamayacağımı sorduğunda, daha çok peyzaj planlama alanında çalıştığımı ancak konuyla ilgili üst ölçekli bir politika ya da strateji düzeyinde saptama yapabileceğimi belirttim. Bu yazı süs bitkileri konusuna odaklanarak üst ölçekli bir yaklaşımla hazırlanmış oldu. Bu kapsamda, ülkemizin üst politika belgelerinde süs bitkileri ile ilgili mevcut durum nasıl? Sorusuna yanıt bulmaya çalıştım.
On ikinci kalkınma planının (2024-2028) onaylandığına ilişkin kararda (https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2023/12/On-Ikinci-Kalkinma-Plani_2024-2028_11122023.pdf) "bitki" kelimesine ilişkin bir tarama yapıldığında kavram 15 yerde geçiyor. Bu metinde bitkiden; tıbbi aromatik bitki kaynakları, bitkisel üretim, ürün, yem bitkileri, bitki hastalıkları, bitki ıslahı ve sağlığı, bitki ıslahçıları vb. konularda bahsedilmiş, 4 farklı yerde de biyolojik çeşitlilik kavramı geçmektedir. Metinde süs bitkilerine ilişkin bir metin bulunmamaktadır. Buradan hareketle acaba kalkınma planı hazırlanırken "Özel İhtisas Komisyonu Raporları" süs bitkilerine ilişkin bir alt komisyon raporu içeriyor mu sorusu akla gelmiştir. Bu kapsamda 12. Kalkınma Planı'nda 54 adet alt komisyon raporu hazırlandığını, 18 no'lu raporun bitkisel üretimle ilgili olduğu belirlenmiştir. Ancak rapora web sayfasından ulaşılamamıştır. 11. Kalkınma Planı'nda ise bitkisel üretimle ilgili bir alt komisyon yok, dolayısıyla 10. Kalkınma Planı'ndaki bitkisel üretim raporu irdelenmiştir. Bu dokümanda 4 sayfalık bir bilgi, rapor içinde "Kesme Çiçek ve Süs Bitkileri" başlığı altında yer almıştır. Tabi burada ilk akla gelen sorular 10. Kalkınma (2014-2018) Planı'nda bitkisel üretimle ilgili bir alt komisyon raporu varken neden 11. planda kaldırıldı ve neden tekrar 12. planda alt komisyon raporu hazırlandı. Bunların hepimiz tarafından sorgulanması gerekmektedir.
Süs bitkileri sektörü, bitkisel üretim içinde yüksek katma değere sahip bir alt sektördür. Alt yapı olarak da yine teknoloji kullanımı açısından önde gelmektedir. Örtü altı üretimin ve kalitenin son derece önemli olduğu sektör, sera konstrüksiyonları, çeşitli otomasyon sistemleri (otomatik havalandırma, gölgeleme, gübreleme, sulama, iklimlendirme, saksılama vb.) ihtiyaçları nedeniyle farklı sanayilerin de müşterisi konumundadır. Yetiştiricilik açısından üretimin doğası gereği sektör kesme çiçekler, iç mekan (saksılı) süs bitkileri, dış mekan süs bitkileri, çiçek soğanları olarak dört farklı alt gruba ayrılmaktadır (TAGEM 2021).
Burada resmi bir durum saptaması yapmak için kamunun konuyla ilgili saptamaları ve sektörün konuyla ilgili saptamalarının nasıl olduğu sorgulandığımda, webde yapılan taramada 10. Kalkınma Planı'ndaki alt komisyon raporu, TAGEM (2021) tarafından hazırlanan rapor, sektörel olarak ise SÜSBİR ve Ödemiş Ticaret Odası'nın hazırladığı raporlar olarak dört belge üzerinden konuyla ilgili stratejinin varlığı sorgulanmıştır. (Ödemiş Süs Bitkileri ve Fidancılık Sektörü Dış Ticaret Kapasitesinin Artırılması (URGE) Projesi İhtiyaç Analizi Sonuç Raporu, 2019 uluslararasılaşma konusunda olumlu saptamaların olduğu bir rapordur)
10. Kalkınma (2014-2018) Planı'nda bitkisel üretimle ilgili bir alt komisyon raporu ile TAGEM tarafından 2021 yılından hazırlanan "Süs Bitkileri Sektör Politika Belgesi 2020-2024" belgesi irdelendiği ortak olan ve hala devam etmekte olan sorunlar:
|
- Süs bitkilerine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmaması ya da eksikliği - Sektöre ilişkin sağlıklı ve yeterli istatistiki verinin bulunmaması - Üretim ve pazarlama konularında ulusal, bölgesel ve yerel sorunların devam etmesi - Sektörün bütüncül bir değerlendirmeye tabi tutulamaması - Üretim materyalinde yurt dışına bağımlılık - Ürün çeşitliliği ve sektörün dağınık yapıda olması - Farklı ürün gruplarının (iç mekân, dış mekan, kesme çiçek, çiçek soğanı) farklı sorun ve taleplerinin bulunması - AR-GE çalışmalarında kamu-üniversite-özel sektör işbirliğinin zayıf olması olarak sıralanmıştır.
|
Dolayısıyla devletin resmi dokümanlarında 7 yıllık bir süreçte saptanan sorunların devam ettiği görülmüştür.
SÜSBİR süs bitkileri sektör raporu (2024 ) ile Ödemiş Ticaret Odası tarafından hazırlanan süs bitkileri sektör araştırma raporlarında ise aşağıdaki ortak sorunlar ön plana çıkmaktadır. |
- Kalifiye/Ara Eleman Eksikliği - Arazi erişimi sorunları - Dış ticaret/İthalat ve ihracat ile ilgili sorunlar - Kayıt dışılık - KDV sorunları - Süs bitkileri sektörü için destekleme modeli bulunmaması - Sigorta sorunları - ARGE sorunları
|
Sektörün kendi belirlediği sorunlarının da daha özelleşmiş, ancak dikkatli bakıldığında kamu tarafından belirlenmiş sorunlarla paralellik gösterdiği görülmüştür. Bu dört raporun bir değerlendirmesi yapıldığında sektör son 15 yıldır aynı sorunlarla mücadele ediyor görüntüsü veriyor. Ama çözüm konusu muallakta....
Bu raporlar dışında, TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü tarafından Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği Süs Bitkileri Sektörü Ulusal Strateji Raporu' na ulaşılmıştır. 2017 yılında hazırlanan raporda ise Yönetişim, ARGE Yenilikçilik, Rekabetçilik, Yasal ve Kamusal düzenlemeler başlıkları altında; süre, sorumlu kurumlar, ilgili kurum ve kuruluşları içerecek şekilde Süs Bitkileri Sektörü Ulusal Strateji Eylem Planı (Süs Bitkisi üreticilerini temsil eden 6 firma ve 1 kooperatif ile görüşülmüştür. Ayrıca, sektörü temsilen 3 ulusal paydaş ve iç mekân/dış mekân süs bitkileri alanında çalışan firma temsilcileri ile yüz yüze görüşmeler) hazırlanmıştır (Muhtemelen konuyla ilgili farklı makaleler ve çalışmalar olabilir, ancak burada web de ilk ulaşılabilen strateji düzeyindeki belgeler üzerinden hareket edilmiştir).
2. Konuyla İlgili Bazı Saptamalar
Yukarıda bahsi geçen raporlar genel olarak bizlere sektörle ilgili sorunları özetlemektedir. Sektörün içinden değil ama dışında bir bakış açısıyla, üst ölçekli bir perspektiften, saptamalarımı ve sorularımı sektörün gündemine sunmak ve tartışmaya açmak istiyorum.
- İlk olarak yönetim biliminin planlama, örgütleme yöneltme ve denetim başlıklarına göre mevcut durumu özetlersek, sektörde planlama (üretim, pazarlama, misyon, vizyon vb.) açısından bakıldığında sektörün, firmaların, kamunun gelecekte olmak istedikleri yerlere ilişkin planlarının net olmadığı, bazı birliklerin bu konuda daha somut stratejilerinin olduğu ancak yeterli olmadığı gözlenmektedir. Örgütlenme açısından, birimlerin amaçlarına ulaşması için gerekli faaliyetleri yerine getirecek kişileri, işlevleri, araçları bir araya getirmesi gerekmektedir. Sektörde daha çok aile şirketlerinin yer aldığı örgütlenmenin daha basit düzeyde ve kişilere birden fazla görev verilmesi ile yürütüldüğü gözlenmiştir. Ayrıca kamuda ve yerel yönetimlerde de konuyu yönlendirecek yönetim birimlerinin eksikliği ön plana çıkmaktadır. Sektöre ilişkin birliklerin de örgütlenme konusunda hala güçlendirilecek yanları bulunmaktadır. Yürütme ya da uygulama aşamasında saptanan amaçlar doğrultusunda harekete geçme ve iş yaptırılmasının farklı ölçeklerdeki şirketlerde farklı yürütüldüğü gözlenmiştir. Bu bağlamda da yerel yönetimler nezdinde farklı uygulama modellerin varlığı dikkat çekmektedir. Denetleme konusunun ise tüm sektörde güçlendirilecek yön olarak ortaya çıktığı ve raporlardan da izlendiği üzere oldukça ihmal edildiği düşünülmektedir.
- Sektörle ilgili etkin bir kamu - özel sektör - akademi paydaş analizinin güncellenmesi gerekmektedir. İlgili raporlarda sektörün mekânsal planlama, tasarım ve üretimle ilgili olarak merkezi ve yerel yönetimlerle katılımcı bir anlayışın sağlanamadığı, farklı süreçlerde etkin paydaşların eksikliği görülmektedir.
- Sektör kendine yönelik özellikle sorun saptama kapsamında kayda değer çalışmaları ortaya koymuştur, hatta stratejik planlarını oluşturmuştur. Ancak sektörle ilgili dokümanlarda stratejilerin farklı alt başlıklarda tanımlanması, her bir stratejiye belirtilen süre içinde erişilip erişilmediğinin denetlenmesinin olmaması zayıf bir noktadır. Hatta sorunlar farklı dönemlerde tekrar tekrar ortaya konulmakta, ama sorunların ortaya konulduğu dönemden sonra neden çözülemediği, neden performans kriterlerine dayalı bir ölçme yönteminin olamadığı, dolayısıyla da sektörün sorunlarının olduğu konularda iyileştirme çalışmalarının yürütülemediği gözlenmiştir. Bu konu en önemli güçlendirilecek yön olarak sektörün karşısında durmaktadır.
- Sektörün ön planda olduğu coğrafi bölgeler daha çok Akdeniz, Ege ve Marmara'dır. Diğer bölgelerde özel sektörün ilgisinin, varlığının yeterli olmadığı gözlenmektedir. Bu durumda bu bölgelerde ilgili politikaları kamu aracılığıyla mı yürütüleceği sorgulanmalıdır. Benzer durum bölgesel olarak yapılan fuarlarda da, özellikle ülkenin batı bölümlerindeki fuar takvimlerinde görülmektedir.
- İklim değişikliği, kurakçıl peyzaj, doğa temelli çözümler, yağmur bahçeleri, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri, dirençli kentler vb. yenilikçi konuların ilgili sektörün amaçlarının içinde olmadığı, konuyla ilgili yenilikçi yaklaşımların yeterince bulunmadığı gözlenmiştir. Bu da sektörde proaktif ve çevik liderlik uygulamalarının hayata geçirilemediğinin en önemli kanıtıdır.
- Farklı coğrafi bölgelerde yapılan alt yapı (ulaşım/enerji vb.) yatırımlarında kullanılmak üzere, üretim, bitki türü, yerel türlerin kullanımı vb. bölgesel politikaların olmadığı olması içinde bir çabanın bulunmadığı düşünülmektedir.
- Kent içinde kullanılacak bitkilerle ilgili olarak kamunun ya da sektörün hedeflerinin bulunmadığı, yerel yönetimlerin bazı inisiyatiflerle bu süreçleri yürüttüğü görülmektedir.
- Yerel türlerin kullanımına ilişkin ulusal ya da bölgesel politikaların olmaması da egzotik ve istilacı türlerin tartışıldığı bir ortamda farklı bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak Peter Drucker'ın "ölçemezsen yönetemezsin" sözünden hareketle sektöre ilişkin paydaş katılımlarıyla belirlenecek etkin, verimli bir veri tabanının oluşturulması, sektörün stratejilerinin geniş paydaş katılımıyla belirlenmesi, geçmişte ortaya konulan hedeflerin neden gerçekleşmediğinin belirli dönemlerde sorgulanması, iyileştirme çalışmalarının sistematik olarak farklı paydaşlar düzeyinde ortaya konulması önemlidir. Yani sektörde kalite süreçlerinin içselleştirilmesi ve bu şekilde yola devam edilmesi gerekmektedir. Aşağıda katılımcı bir anlayışla yapılacak basit bir kalite döngüsü sizlerle paylaşılmıştır.
Planla |
Planla |
Uygula |
Kontrol et ve Önlem Al |
Katılımcılık |
PESTEL/SWOT vb. |
Stratejik Yönetim |
|
Ana Paydaşlar Kamu (merkezi, yerel) Özel sektör uygulamacıları Üretici Birlikler Bireysel Üreticiler Akademi vb.. |
İç çevre Analizi: Sermaye sahipleri, Yönetim Biçimleri, Örgüt Kültürü, Teknoloji, Çalışanlar Dış Çevre Analizi Kamu, Toplum, Piyasa Koşulları Uluslararası Çevre Analizi |
Ulusal stratejik amaçlar Hedefler Faaliyetlerin belirlenmesi Uluslararası stratejikamaçlar Hedefler Faaliyetlerin belirlenmesi |
Belirlenen sıklıkta stratejik amaçların takibi, kontrol edilmesi, sorunlu olan alanlarda iyileştirme çalışmalarının yapılması, gerekmesi durumunda stratejik planların güncellenmesi |
Sorun |
Sorun |
Sorun |
Sorun |
Tüm paydaşların bir araya geldiği bir çalışma eksikliği |
İç, Dış Çevre analizi ve Uluslararası Çevre analizlerinin bir arada değerlendirildiği bir çalışma eksikliği |
Ölçülebilir ve izlenilebilir amaç ve hedeflerin eksikliği |
İzleme, iyileştirme süreçlerinin eksikliği |
Yazıyı bitirirken Bahattin Aydın'ın sosyal medyadaki bir paylaşımına dikkat çekmek istiyorum. Yazıdaki haliyle "Emmy Ödüllü oyuncu Bradley Whitford'un üç aşamalı geri bildirim modelinden bahsediyor. Bu modele göre, bir kişi geri bildirim aldığında öncelikle "hadi oradan" diyerek bunu inkâr ediyor. Bu aşamayı kişinin kendi kusursuzluğuna inandığı aşama olarak da tanımlayabiliriz. İkinci aşama ise, "eyvah, yanlış giden bir şeyler var!" dediği kabullenme aşaması. Bu aşamada, geri bildirim alan kişi aldığı geri bildirime "acaba doğru olabilir mi?" sorusuyla yaklaşıyor ve bu defa kendini o konuda yetersiz görmeye başlıyor, panikliyor. Son aşama ise, kişinin "bu geri bildirimden yola çıkarak ne yapabilirim?" sorusunu kendisine sorması ve harekete geçip düzeltici aksiyonlar alması." "(https://www.linkedin.com/pulse/geri-bildirim-almak-neden-zordur-bahattin-ayd%C4%B1n/)"
Yukarıdaki saptamalar ışığında, sektör hangi aşamaya göre hareket edeceğine karar vermek durumunda. Kamu ya da sektör birlikte hareket edeceği bir yol yönetim yaklaşımı bulmalı ve uygulamalı...Sonuçta dünyamıza dokunan tüm meslek disiplinleri ile birlikte hissetme yeteneği, sosyal zekâ, özgün uyarlanabilir düşünme, kültürler arası yeterlilik, sayısal düşünme, yeni medya okur yazarlığı, disiplinler ötesi bakış açısı, tasarım zihniyeti, bilişsel yük yönetimi, sanal iş birliği gibi konularda beceri sahibi olmamız ve bu şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Transdisiplinel bir yaklaşımla önümüzdeki yıllarda doğa ve insan arasındaki dengenin kurulmasında hepimizin birlikte payı olacaktır.
Kaynaklar:
- T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (12. Kalkınma Planı 2024-2028)
- SÜSBİR (Süs Bitkileri Üreticileri Birliği) Süs Bitkileri Sektör Raporu, 2024.
- TAGEM 2021. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü. "Süs Bitkileri Sektör Politika Belgesi 2020-2024"
- TÜBİTAK Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü, Süs Bitkileri Sektörü Ulusal Strateji Raporu, Tohumculuk Sektörü Ulusal Strateji Geliştirme Projesi, Türkiye Tohumcular Birliği.2017
- Süs Bitkileri Sektör Araştırma Raporu (tarihsiz). Ödemiş Ticaret Odası
- Ödemiş Ticaret Odası 2019. Ödemiş Süs Bitkileri ve Fidancılık Sektörü Dış Ticaret Kapasitesinin Artırılması (URGE) Projesi İhtiyaç Analizi Sonuç Raporu