Zirveye Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, Türkiye Tohumcular Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, İstanbul Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kopuz, TÜRKTOB'a bağlı Alt Birliklerin Yönetim Kurulu Başkanları, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak, Tarım ve Orman Bakanlığından yetkililer ve gazeteciler katıldı. Program çevrimiçi olarak tüm katılımcılara açık olarak gerçekleşti.
Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Savaş Akcan açılış konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Tohumculuk sektörü sadece bilinen şekliyle tohumdan oluşmuyor. Tohum, fide, fidan, süs bitkileri üretimi, yeni çeşit geliştirme yani bitki ıslahı, bu ürünlerin üretiminden, sanayisinden, pazarlamasına kadar çok geniş bir alanı temsil ediyoruz. Bu temsiliyeti Türkiye Tohumcular Birliği ve 7 Alt Birliği ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Birliğimiz ve Alt Birliklerimizin hepsi kamu kurumu niteliğinde meslek üst kuruluşu olarak 15 yıldır hizmet veriyor. Üye sayımız 75 bine ulaşmış durumda. Biz tohumculuk endüstrisi olarak tam anlamıyla yani içini tam olarak doldurarak yerli ve milli bir sektör olmak için yoğun çaba gösteriyoruz.
Pandemi, savaşlar, küresel ısınma ve kuraklık, dış ticarette yaşanan dengesizlikler, uluslararası politikaların belirsizliği hatta küresel ticaret sistemlerinin ezberlediğimiz kalıplarının dışına çıkan ve pek de insancıl olmayan uygulamaları en çok tarım ve gıda sektörünü ve doğal olarak tohumculuk sektörünü etkiliyor. Bu etkilerin büyük bölümü de takdir edersiniz ki olumsuz sonuçlar yaratmaya aday. Ancak bizler Türk tohumculuk sektörü olarak tüm bu şartlar içinde bile temel parametrelerin hepsinde oldukça başarılı yıllar geçiriyoruz.
Süs bitkilerinde 10 yıl önce 75 milyon dolar olan ihracat, 120 milyon dolara çıkmış. Aynı yıllar içinde 73 milyon dolar olan ithalat ise 46 milyon dolara gerilemiş.
Sektörün tamamını derleyecek olursak 386 milyon dolar ihracat, 223 milyon dolar ithalatımız var. 2018 yılında ilk kez ihracatımız ithalatı geçmişti. 2022 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı %173 oldu. Dolayısıyla sektörümüzün dışa, ithalata bağlı olduğunu söylemek mümkün değildir. Tam tersi görüldüğü üzere net ihracatçı bir sektörüz" dedi.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil ise tarım sektörünün dijital teknolojiyi kullanması gerektiğini belirtti.
Pakdil kısaca; "Tohumculuk sektörünü üretimin ana kaynağı olarak kabul ediyoruz. Tohum tek başına verimlilik ve kalite için başlı başına bir faktör. Geçen sene bitkisel üretim açısından rekor kırdık. AR-GE faaliyetlerinin tarım için çok önemli. Özel sektörümüzden memnunuz. Devletimizin sektöre destekler devam edecek. Bu zamana kadar 4 milyar TL'yi aşmış bir destek sağladık. 2022 yılında ithalat ve ihracat gerçekleşmesi yüzde 31'deyken, bu yıl bu rakam yüzde 137'de. Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık. Islahçı haklarında şu ana kadar 3 bin 131 başvuru alınmış ve bunun 2 bin 243 bitki çeşidi koruma altına alındı. Bu koruma altına alınan bitkilerin yüzde 50'si yerli ıslahçılar tarafından geliştirildi. Gelişen teknolojiyi kullanacağız. Yerimizde durmayacağız." ifadelerini kullandı.
Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği (SÜSBİR) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Dündar ise katılımcılara şöyle seslendi:
"Pandemi döneminde süs bitkileri sektörünün ürünlerinin neredeyse gıda kadar önemli olduğu ortaya çıktı. İnsanlarımız bahçelerinde hatta balkonlarında tekrar süs bitkileriyle bir anlamda doğayla buluşma gayreti içinde oldular ve bunu da başardılar. Süs bitkileri artık bir lüks tüketim maddesi değildir, bir ihtiyaçtır. 25 milyar dolar olan dünya süs bitkileri ihracat pazarından daha çok pay almalıyız. 75 milyon dolar olan ihracatımızı 10 yıl içinde 120 milyon dolara çıkarmışız. 72 milyon dolar olan ithalatı ise yine son 10 yılda 46 milyon dolara düşürmüşüz. Ama dediğim gibi dünya ticaretinden daha çok pay almalıyız.
Sektörün en önemli sorunu KDV oranının yüksekliğidir. Diğer üretim materyallerinde KDV %1iken süs bitkilerinde %18 olarak devam ediyor. Yıllardır bu oranın düşmesi için mücadele ediyoruz. İlgili kamu kurumlarının yetkilileri ile sürekli görüşüyoruz. Onlar da bize hak veriyorlar ancak sonuç çıkmıyor. Avrupa ülkelerinden süs bitkileri sektörünün KDV oranı, genel KDV oranlarının ortalama olarak 3'te 1'i kadardır. Ve biz bu ülkelerle mücadele ediyoruz. Elimizin güçlenmesi gerekiyor. Pandemi döneminde 14 aylık bir süre içinde KDV oranı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile %8'e düşürülmüştü. Hiçbir kaybımız olmadığı gibi, üretimde de ihracatta da artış yaşadık.
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın dış ticaret fazlası olan sektörlerinin KDV'sinin düşürülmesi şeklinde özetlenebilecek bir politikası var. İşte biz de ithalatın iki katı kadar ihracat yapıyoruz. Ama KDV hâlâ %18.
Süs bitkileri üretimlerinin yapıldığı bölgelerde arazi fiyatları çok yüksek. Biz devletten bedava arazi istemiyoruz. Süs bitkileri üretimi organize sanayi bölgelerinin bir an önce bitirilmesini bekliyoruz. Örneğin Yalova'daki organize sanayi bölgesi 22 yıldır bitirilmeyi bekliyor.
Hazine arazilerinin binde 1rayiç bedelle süs bitkileri ve tıbbi ve aromatik bitkiler üretimine tahsis edilmesi ile ilgili yasal düzenlemeden sektörümüz yararlanamıyor. Sahada karşılığı olmayan mevzuatlar bir işe yaramıyor. Uygun orman alanlarının sektöre tahsis edilmesine imkân sağlayan yasal düzenlemede de sahada uygulanamıyor. İşçi ve nitelikli eleman sorunumuz da devam ediyor. Yeni neslin ne yazık ki bu işlere ilgisi ve merakı yok. Bu sorun ivedilikle çözülmeli"