Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Yalovada kurulan Türkiye Geofit Bahçesi açılış törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Eker, 2002 yılında 1 milyar 800 milyon lira olan nakit karşılıksız hibe desteğini 2015te 10 milyar liraya çıkarttıklarını ifade etti.
Yalovada kurulan Türkiye Geofit Bahçesinin açılışını gerçekleştiren Bakan Eker, ülkede yetişen binlerce soğanlı bitkinin kurtarılması, kayıt ve muhafaza altına alınması, bunlardan yeni renk ve desenler üretilmesinin önemli olduğunu söyledi. Tarımın genetik kaynaklarının muhafaza edilmesinin önemine işaret eden Bakan Eker, "Bioçeşitlilik, bir coğrafyanın en büyük zenginliğidir" ifadesini kullandı. Bakan Eker, tarımı sadece kırsal alanda yaşayan köylü vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek olarak görmediklerini belirterek, "Biz tarıma hep stratejik baktık. Türkiyenin bu sahadaki önemli servet alanını nasıl geliştirir, nasıl zenginleştirir, nasıl dünyanın önemli ülkeleri arasında yerleştiririz diye düşündük" diye konuştu.
"Tarımda Avrupa birincisiyiz"
Tarımda Ar-Ge harcamalarını, gen kaynaklarının korunması çalışmalarını ve destekleri büyük oranda artırdıklarını anlatan Bakan Eker, "2002 yılında 1 milyar 800 milyon lira olan nakit karşılıksız hibe desteği, 2015te 10 milyar liraya çıkacak. Türkiyenin tarım sektörü 61 milyar dolarlık hasılası ile ABde birinci hale geldi" dedi. Bakan Eker, tarım ihracatını da 18 milyar dolara çıkardıklarını bildirerek, bu alanda net 5 milyar dolar dış ticaret fazlası verildiğini ifade etti.
Bakan Eker, Türkiyede ilk kez 2016 yılında çiçek ve çocuk temalı Exponun Antalyada gerçekleştirileceğini ifade ederek, 23 Nisan - 29 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek fuarın önemini anlattı. Dünyanın son 150-200 yıllık tarihinde sanayinin katkısının yadsınamayacağının altını çizen Bakan Eker "Ama tarım milletlerin ebedi servet alanıdır. Kalıcı servet alanı tarımdır, arazilerdir. Çünkü diğer bütün sanayi ürünlerinin ömrü sınırlıdır. Ama tarım arazileri ve toprak öyle değildir. Toprağın bereketi ve serveti kalıcı ve ebedidir. Bizim bu servet alanını değerlendirmemiz ve korumamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Törende konuşan Yalova Valisi Selim Cebiroğlu da toprağa hizmet ettikleri için gurur duyduklarını belirterek, "Yok olma tehlikesi içinde bulunan endemik bitkilerin olmayacağı için gurur duyuyoruz" diye konuştu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Masum Burak da gelişmişliğin temelinde Ar-Ge olduğunu, Türkiyenin son dönemde Ar-Geye ayırdığı payın giderek arttığını söyledi. Bakanlığın Ar-Geye ayırdığı payın 2002de 11 milyon lira olduğunu hatırlatan Burak, bu rakamın geçen sene 200 milyon liraya kadar yükseldiğini belirtti. Konuşmaların ardından Bakan Ekere "Eker Soğanı" fotoğrafı hediye edilirken, Eker de projeyi yöneten ekibe plaket takdim etti. Eker ve beraberindeki heyet daha sonra Türkiye Geofit Bahçesinde incelemelerde bulundular. Geofit bahçesi 20 bin metrekare alana sahip Geofit bahçesi, 20 bin metrekare alan üzerinde yer alıyor, içinde Türkiyede bir ilk olan Alpin Serasının yanı sıra tropik sera, peyzaj alanları, herbaryum kompleksi ve laboratuvarlar bulunduruyor.
"Dünyada ılıman iklim kuşağında en zengin tesis"
Bakan Eker, Yalovada açılışını gerçekleştirdiği Türkiye Geofit Bahçesini gezdikten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, burasının alanında dünyada ılıman iklim kuşağında en zengin tesisi olduğunu bildirdi. Endemik soğanlı süs bitkilerinin muhafazaya alındığı ve ıslah çalışmalarının yapıldığı bir alanda bulunduklarını belirten Bakan Eker, "Biz burayı Türkiyenin biyoçeşitliliğinin korunması çerçevesinde düşündük. 11 ay evvel temelini attık. Bugün de açılışını yaptık. Burada 6 civarında sera var" ifadesini kullandı. Tesisten, Ar-Ge çalışması yapanlar, bilim insanları, üniversiteler, çiçekçilikle uğraşan üreticilerin yararlanacağını anlatan Eker, çiçekçilik sektörünün dünyada milyarlarca dolarlık pazara sahip bir faaliyet alanı olduğunu vurguladı. Bakan Eker, şöyle konuştu: "400 sene önce Hollandalılar Anadoludan, İstanbuldan atlı arabalarla soğanlı süs bitkisi olan laleyi alıp götürdüler ve bugün dünyada lale piyasası ve onların bugün geliştirip sattıkları çiçeklerden, dünya onların ne kadar para kazandığını biliyor. Amsterdam Çiçek Borsası bugün bu manada dünyanın en büyük, en önemli merkezlerinden biri. Bunların çoğunun ana vatanı Anadolu. Anadoluda tespit edip kayıt altına aldığımız 4 bin çeşit endemik bitki var. Başka bir bölgede olmayan, mesela Amasya lalesi çok nadide bir bitki. Birkaç yüz senedir yok, kaybolmuş. Londraya götürmüşler İngiltereye, orada da araştırdık hiçbir tane bile örneğine rastlayamadık. Şimdi kalanları toplayalım, muhafaza altına alalım, koruyalım ve bunlar bize mal olsun, kaydımızda kontrolümüzde olsun, olsun ki bir zarar gelmesin. Bu araştırma merkezinin, geofit bahçesi diyoruz ama burası Ar-Ge merkezi. Bunu kurmamızın altındaki sebep bu. Anadolu coğrafyasında bütün değerli bitkilerin toplanması muhafaza altına alınması, kaydedilmesi ve ıslah edilmek suretiyle bunların çoğaltılmasının sağlanması, bununla da üretime daha çok katkı sağlayacak şekilde bir ticari ürüne dönüştürülüp dünya pazarlarında Türkiye adına, Türkiyenin üreticileri, yetiştiricileri, çiftçileri, tüccarları bunları değerlendirsin, bunlardan ekonomik olarak daha yüksek bir ekonomik gelir elde etsin diye. Bu merkezi kurmamızın nedeni bu.
"Türkiyenin ilk Alpin Serası"
Biyoçeşitliliğin muhafazasının kendileri için önemine dikkati çekerek, Türkiye Geofit Bahçesinin bu anlamda üçüncü adım olduğunu dile getirdi. İlk adımın, Türkiyedeki bütün tohumların muhafaza edildiği, 2010da açılan ve 117 bin çeşidin bulunduğu Tohum Gen Bankasının kurulması olduğu bilgisini veren Eker, ikinci adım olarak Milli Botanik Bahçesini kurduklarını hatırlattı. Bir gazetecinin, Yalovada aynı törende hizmete alınan Alpin Sera ile ilgili sorusu üzerine Bakan Eker, şunları kaydetti: "Bütün canlıların yaşayabildiği bir ekoloji var. Her canlı her yerde yaşamaz. Deniz seviyesinden yüksekliği, hava şartları, iklim, toprak yapısı vesaire. Alpin Sera dediğimiz de Alp Dağlarından alıyor ismini. Bin 500 metrenin üzerinden 4 bin metreye kadarki aşamalarda buranın hava şartlarının yapay olarak oluşturulduğu ve bitkilerin orada sanki doğal coğrafyalarındaymış gibi bu yükseklikteymiş gibi o şartların sağlandığı sera demek... Otomatik sistemle her şey dizayn ediliyor. Diyelim ki 3 bin metrede yılın belirli günlerinde sis oluyor. Bizim Alpin Seranın da 3 bin metrelik bölümünde belirli aralıklarla yapay olarak sis oluşturuluyor. Yine belirli saatlerde ışık veriliyor. Yani her bitkinin ihtiyaç hissettiği sıcaklık, ışık, değerleri su, yağmur, sis, buhar bütün bunlar ayrı ayrı veriliyor ve bu şartlar altında da çiçek kendi doğal coğrafyasında doğal ekolojisinde nasıl yaşayabiliyorsa Alpin Sera içerisinde de o şartlar oluşturulmak suretiyle yaşıyor. Alpin Seranın özelliği bu. Bu, Türkiyenin ilk Alpin Serası. Bu bahçede o nedenle dünyanın ılıman iklim kuşağındaki en büyük, en zengin bahçesi. Dünya bu işe ta 300 sene önce başlamış. Geofit türlerini toplamışlar, bunlardan bahçe yapmışlar ama burada geçen sene temelini attık, bu senede hayata geçirdik. İnşallah uzun süre gelecek kuşaklara bizim mirasımız olacak." dedi.
Gıda fiyatlarında önemli oranda artış olduğunun hatırlatılması üzerine doğal koşulların etkisine değinen Bakan Eker, "2014 yılında tabii bir kuraklık yaşandı fakat gıda fiyatlarının altında bir tek sebep yok. Üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasında bir makas var. Bu makasın hangi sebeplerden kaynaklandığına dair hükümet olarak bir komite oluşturduk. Bu komite işte lojistik var bu sebepler içerisinde, hal sistemi var, perakende, bu market zincirlerinin etkisi var. Bütün bunların hepsinin etkileri belirli ölçüde var. Bunların hepsinin nedenlerini araştırıp buna göre de tedbirler alacağız" değerlendirmesinde bulundu.