15 Ağustos 2022 Pazartesi
PEYZAJ YÜKSEK MİMARI SILA BALTA
PROF. DR. MERYEM ATİK
ARŞ. GÖR. ELİF PARLAK
İnsanoğlunun yerleşik hayata geçtiği neolitik çağdan beri barınmaya konu olan kentler yapılar ile büyüdükçe, insan doğadan uzaklaşmıştır. Türk Dil Kurumu (TDK, 2005)'na göre kent, şehir nüfusunun çoğunun ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraştığı, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanıdır. Büyük ölçekli insan yerleşimleri olan kentler başta barınma ve çalışma olmak üzere eğitim, sağlık, istihdam, üretim, hizmet gibi çoklu fonksiyonları ile öne çıkmaktadır (Tülek ve Mirici, 2019)
Kentler ve Yeşil Altyapı
Ne yazık ki bugün kentler binalar, yollar, otoparklar başta olmak üzere yapay ve geçirimsiz yüzeylerle kaplıdır. Yani kentlerde toprak ve bitki örtüsü ile yeşil ve doğal alanlar en az düzeydedir. Bu durum kent halkı için yaşanabilir bir ortam sunmadığı gibi özellikle kentlerin aşırı yağış ve sıcaklarda olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Geçirimsiz beton yüzeyler yağmur suyu akışının hızını ve hacmini önemli ölçüde arttırmakta, sel riskini hızlandırmakta, ısı adası etkisi ile kavurucu sıcakların etkisini çok daha şiddetli yaşamaktadır.
Kentlerin doğa ve doğal alanlardan yoksun yapısı, kentsel çevre ve yaşam kalitesinin arttırılması ve iyileştirilmesine yönelik planlama çözümlerini beraberinde gerektirmiştir (Parlak ve Atik, 2020). Atik (2019)'in de belirttiği gibi dünyanın geleceği olarak görülen kentlerin artan nüfusla her geçen gün hızla büyümesinin yanı sıra iklim değişikliği ile mücadelesi şehirlerdeki yaşam ve çevre kalitesinin sürdürülebilir çözümlerini zorunlu kılmıştır. Bu çözümlerin başında ise "yeşil altyapı" gelmektedir.
Altyapı bir yerleşimin yeri veya bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik vb tesisatın tümü (TDK, 2005) olarak tanımlanırken (Şekil 1) kentlerin zaten var olması beklenen temel altyapı unsurlarını ifade etmektedir. Sözlük tanımı ile sarı ve mavinin karışımından ortaya çıkan renk olmasının dışında ‘yeşil' bitkilerin ve bitki örtüsünün varlığını işaret etmektedir. Kentsel açık yeşil alanlar kentlerde yapılar ve çevresi arasında canlı bir uyum sağlarken insanların doğa ile yeniden bağ kurmalarına imkân vermekte ve yeşil altyapının temellerini oluşturmaktadır.
Yeşil altyapı kapsamında çoğu zaman mavi altyapı olarak da tanımlanan akarsular, kıyı alanları, parklar ve bahçeler, kentsel açık-yeşil alanlar, açık kullanılmayan alanlar, ev bahçeleri, yeşil çatılar, ağaçlıklar, kayalıklar koruluklar, bozulmuş alanlar, hobi bahçeleri, kent içinde kalan çiftlikler, mezarlıklar, cami bahçeleri, fidanlıklar gibi yapılı alanlar dışındaki tüm açık yeşil alanların bağlantılılığı hedeflenmektedir (Atik, 2019).
Kentlerin Canlı Ağları "Yeşil Altyapı"
Altyapı kelimesi, bir sistemin temelini oluşturan unsurları içermektedir. Yeşil Altyapı en karmaşık insan yerleşimleri olan kentlerde suya bağlı öğeler ve bitki örtüsün ile yeşil alanlarının bütünlüğüne dayanan bir ağı ifade etmektedir. Kentin yaşayan bileşenleri olan ormanlar, vadiler, makiler, kumlar gibi doğal alanlar; kent parkları, çocuk oyun alanları gibi kentsel açık alanlar; tarım alanları, fidanlıklar, mezarlıklar gibi kent içi ve çevresindeki tüm doğal ve kültürel yeşil alanlar ile göller, şelaleler gibi su öğeleri ve bunları birbirine bağlayan sistemi tanımlamaktadır.
Yeşil Altyapı, şehirleri sürdürülebilir, sağlıklı ve daha yaşanabilir kılmak ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve kentte yaşayan herkes için yeşil alanların çoklu faydalarını erişebilir kılmak için ortaya çıkan bir planlama yaklaşımıdır. Kentlerde her geçen gün artan yapılaşmaya bir tepki olarak ortaya çıkan yeşil altyapı yapılı çevrelerdeki ‘yeşil ve mavi' için koruma faktörünü canlı tutmayı hedeflenmektedir.
Ekosistem belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran çevrenin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik gösteren ekolojik sistemdir (TDK, 2005). Düşünülenin aksine kentlerin de kendilerine özgü ekosistemleri vardır ve yeşil altyapı kent ekosistemlerini iyileştirmek ve desteklemek, kentlerdeki biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunmak, kenti yaşayan - canlı - dinamik - bir sisteme dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Yeşil Altyapı kavramı, doğal ekolojik süreçleri destekleyen, bitki ve hayvan türlerini ve bu türlerin yaşam alanlarını koruyan, hava ve su kaynaklarını sürdüren ve kent halkının sağlık ortamlar sağlayan ve bu sayede yaşam kalitesine katkıda bulunan bir sistemi ifade eder (Benedict ve McMahon, 2006; Hansen ve ark., 2017; Pauleit ve ark., 2017).
Kentsel yeşil altyapı sistemleri şehirlerde insan refahı için vazgeçilmez bir ön koşuldur. Bu sistem yeşil alanların korunması, planlanması ve bakımının yanı sıra kentlerdeki doğanın ve doğal alanların yönetimi ve bakımı için çok gereklidir (BfN, 2017). Doğal ve yarı doğal alan sistemlerinin stratejik düzeyde planlanmasına dayanan yeşil altyapı insan refahı yanında, iklim değişikliğinin en stratejik konusu olan suyun ve su kaynaklarının korunması, kentlerde iklim değişikliğine adaptasyon gibi çok çeşitli ekosistem hizmetleri sunmaktadır (European Commission, 2013, 2019).
Yeşil altyapı sistemlerinin kentler, kent çevresi, kırsal ve doğal alanlar arasında da çoklu çözümler ile oluşturulması mümkündür. Burada bu sisteme esas olarak yeşil alan tipolojilerinin niteliği önemlidir. Benedict ve McMahon (2006) sağladıkları ekolojik faydalar açısından doğal veya kültürel, korunan veya korunmayan alanlardan oluşan ve birbirine bağlı sistemlerin parçaları olarak açık ve yeşil alanın önemine vurgu yapmışlardır. Burada insanlara önemli ekonomik getiriler sağlayan tarım alanları, meyve bahçeleri, çiftlikler ve ormanlar da yeşil altyapı ağının unsurları olması mümkündür (Şekil 1).
Şekil 1. Yeşil Altyapıya Esas Yeşil Alan Tipolojileri (Mattijssen ve ark., 2017; Pauleit ve ark., 2019)
Yeşil Altyapıda Bağlantılar
Şehirler ile çevresindeki doğal ve yarı doğal alanlar ile kent çevre geçiş alanları aynı zamanda kentleşme ile doğal çevre arasında, geçmiş ile günümüz arasındaki bağlantıyı temsil etmektedir. Hansen ve ark. (2017) yeşil altyapı gibi bağlantılı bir sistemde katma değer yaratmak için ‘bağlantılığının' yeşil alanlar arasında hem yapısal hem de işlevsel sürekliliği sağladığını vurgulamıştır. Benedict ve McMahon (2006) bu bağlantıların önemli doğal- ekolojik süreçleri, yaban hayatı türlerinin ve popülasyonlarının varlığı ve sağlığı ile biyolojik çeşitliliğin devamlılığı için kritik önem taşıdığını ifade etmiştir.
Yeşil altyapı bağlantıları hubs merkez noktaları, koridorlar, node düğüm noktaları, adım taşları, geçiş zonları, onarılmış habitatlar, doğal olmayan kültürel alanlar (Pauleit ve ark., 2017) gibi farklı unsurlar ile tanımlanmaktadır. Burada özellikle türler ve yaban hayatı türlerinin hareketi ve habitatlarının sürekliliği esastır.
Merkez bağlantı noktaları birden fazla yeşil altyapı ağlarının buluştuğu, sistem içinde hareket eden yaban hayatı, insanlar ve ekolojik süreçler için başlangıç veya varış noktası olmalarının yanı sıra yerel bitki ve hayvan toplulukları için yaşam alanı da sağlar. Burada doğal ile kültürel yapı, insan ile çevre, geçmiş ve bugün arasındaki bağlantılar kültürel bağlamda olduğu kadar, fiziksel ve ekolojik bağlamda da dikkate alınmalıdır.
Yeşil altyapı için, yalnızca iki merkez arasındaki noktaları birleştirmek yerine, bağlantıların ekolojik işlerliklerini göz önünde bulundurmak önemlidir. Burada bitkiler, hayvanlar veya su döngüleri açısından önemli alanlar genellikle birbirine bağlanması tercih edilmelidir.
İki veya daha fazla merkez arasında uygun bağlantıların seçilmesinde topografya, doğal bitki örtüsünün dağılımı, habitat kalitesi ve türlerin özellikleri rol oynayabilir. Doğal koridorlar iki merkezi birbirine bağlamak için en uygun araçlardır. Akarsular, kıyılar gibi yeşil altyapı sistemleri içindeki uzun ve geniş bağlantılar doğal alanlar, mevcut parkları, koruma alanlarını veya yer yer tarım alanlarını birbirine bağlar ve kentsel ekosistemlerdeki yerel bitki ve hayvanların yaşamı için yeterli alan sağlar.
Yeşil altyapı içindeki peyzaj bağlantıları, tarihi alanların korunması için alan ve rekreasyonel kullanım için fırsatlar da sağlayabilir. Nehir ve akarsu taşkın yatakları gibi bağlantılar ve koruma koridorları, yaban hayatı için biyolojik kanallar olarak hizmet eder ve ayrıca açık hava rekreasyonu için fırsatlar sunar.
Potansiyel yeşil altyapı unsurlarının belirlenmesinde ise Benedict ve McMahon (2006)'a göre ölçek, çeşitlilik, doğallık, temsil edilebilirlik, enderlik, hassaslık-kırılganlık, tipik olma durumu, tarihi geçmişi, peyzaj özellikleri, potansiyel değeri, alana özgü yerel - bölgesel karakterleri öne çıkmaktadır (Şekil 2).
Şekil 2. Sapporo Kenti, Odori Parkı, Japonya (Team Wanderlust, 2020)
Yeşil Altyapı için Planlaması Süreçleri
Planlama, yapılması düşünülen bir faaliyetin, gelişmenin geleceğe yönelik yapılan çok yönlü hazırlığıdır (Atik, 2020). Peyzaj planlama ise peyzajın korunması, geliştirilmesi, onarılması ve yönetilmesi için geleceğe yönelik alınan önlemlerin tümüdür.
Temelleri 150 yıl önce başlayan planlama ve doğa koruma çabaları zaman içinde evrilerek günümüz kentlerinin ihtiyaçlarına göre yeni öncelikler kazanmıştır. Dünya nüfusunun önemli bir bölümünün kentlerde yaşıyor olması, kentlerdeki açık yeşil alanların geliştirilmesi yolunda yeni planlama yaklaşımlarını zorunlu kılmıştır. Özellikle kentleri iklim değişikliğinin etkilerine karşı koruyabilmek ve sürdürülebilir kılmak adına ortaya koyulan planlama çözümlerinin başında yeşil altyapı sistemleri gelmiştir. Yeşil altyapı yeni bir terimdir, ancak yeni bir fikir değildir ve son yıllarda kentler için bütüncül bir planlama yaklaşımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Planlamanın:
- Geleceğe yönelik olması
- Mevcut ve olası sorunları çözmeye yönelik olması
- Çoklu doğal değerleri dikkate alması, insan ve çevresi bir bütün olarak düşünülmesi
- Disiplinler arası olması, çok disiplinlerin işbirliğini içermesi
- Ekolojik, doğal, toplumsal, ekonomik ve kültürel süreçleri ve verileri içermesi
- Tanımlanmış süreçler ve araçlar ile gelişmesi
- Mevcut teknoloji ve bilgi birikiminden yararlanması,
- Sürdürülebilir gelişmeyi hedeflemesi (Atik, 2020) prensipleri dikkate alındığında yeşil altyapı doğal ve ekolojik süreçleri destekleyen, sürdürülebilir alanların ve daha sağlıklı ve yaşanabilir çevrelerin yaratılmasını destekleyen, özellikle de kentlerde kentsel, hem mevcut hem de yeni alanlar ile oluşturulan çok işlevli yeşil alanlar ağıdır (Natural England, 2009).
Yeşil Altyapı tek bir meslek grubu ile sınırlı değildir. Mühendislik, planlama, kentsel tasarım, mimarlık, sağlık başta olmak üzere çoklu mesleklerin uygulamaları ile yakından ilgilidir. Kent gelişimine entegrasyonu zorunlu olan yeşil altyapının planlanması ve uygulanmasına dahil olması gereken grupların başında kentin yönetiminden sorumlu ve yetkili yerel yönetimler ve kurumlar gelmektedir. Mülk, toprak sahipleri, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, üniversitelerden araştırmacılar, okullar, öğretmenler gibi kenti yöneten, kenti şekillendiren ve kentte yaşayan tüm tarafları içermelidir.
Kentsel alanlar, iklim değişikliğinin sağlıkla ilgili etkilerinin yanı sıra giderek daha sık görülen sıcak dalgaları, kuraklık ve sellerle karşı karşıyadır. Bu nedenle, kentsel alanlarda doğal ve insan yapımı sistemlerin bir arada ele alınması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve dirençli kentler oluşturmak için hayati önem taşımaktadır (Atik ve ark., 2021).
Kent merkezindeki yeşil alanlar, stratejik olarak planlanması gereken kritik ve çok önemli çevresel kaynak sunmaktadır (Gill ve ark., 2018). Son yıllarsa yerel yönetimlerin vizyonu açısından sürdürülebilir ve dirençli kentler her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Benedict ve McMahon (2006) yeşil altyapı sisteminin planlanması ve uygulanması konularını bir dizi başlıkta tanımlamıştır:
- Bağlantılılık temel ilkedir
- Bilimsel bilgi birikimi ile planlama teorisi ve pratiğine dayanmalıdır
- Alan kullanım ve koruma planlaması için bir çerçeve sunmalıdır
- Kentsel gelişme, büyüme olmadan önce geliştirilmesi tercih edilmelidir
- Önemli bir kamu yatırımı olarak finanse edilmedir
- Mülk sahipleri ve diğer paydaşların istek ve ihtiyaçları dikkate alınmalıdır
- halkın kent içinde ve çevresindeki faaliyetlerine imkan ve bağlantılılık sağlamalıdır
- Uzun vadeli planlamayı gerektirmektedir
Planlaması yapılan mavi- yeşil altyapı sisteminden tam anlamıyla yararlanmak ve maksimum fayda sağlayabilmek adına, planlama aşamasında göz önünde bulundurulması gerekli olan prensipler yeşil alanlar ve mavi bağlantılılığı, çok fonksiyonluluk, toplumsal kapsayıcılık ve en önemlisi de mavi - yeşil - gri altyapının entegrasyonu ile tanımlanmaktadır (Şekil 3).
Şekil 3. Yeşil Altyapının Temel Prensipleri (Mattijssen ve ark., 2017; Pauleit ve ark., 2019)
Bağlantılılık
Doğal veya kültürel birden fazla doğal yapı unsurunun hem fiziksel ve işlevsel olarak mavi - yeşil ağ bağlantılılığı, bireysel yeşil alanlardan çok daha fazla fayda sağlamaktadır. Mavi - yeşil ağ bağlantılılığı; erişilebilirliği ve ağ içindeki ekolojik hareketliliği artırarak bitki ve hayvanlar için doğal süreçleri kolaylaştırmakta, kent iklimi düzenlemekte, aynı zamanda insanlar için sosyal etkileşim ve dinlence imkanı sunana alanlar yaratmaktadır. Bu bunların sağlanması ancak doğal ve yapılı çevrenin bir sistem içinde planlanması ve mümkün olabilmektedir (European Commission, 2019).
Çok Fonksiyonluluk
Andreucci (2019) kent yaşamında önemli bir rol oynayan çok işlevli bir ağ olarak yeşil altyapının önemli fırsatlar sunduğunu belirtmiştir. Yeşil altyapı, ekosistemlerin sağlığını korumak, biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunmak ve ekosistem hizmetlerini teşvik ederek insanlara fayda sağlayan ekolojik ve mekânsal bir kavram olarak öne çıkmaktadır (Tülek ve Mirici, 2019).
Çok fonksiyonluluk kentsel mavi-yeşil altyapının en güçlü yanlarından biridir. Çok fonksiyonluluğun devamlılığı için de yeşil altyapı planlamasının ekolojik, sosyo-kültürel ve ekonomik faydaları bir arada sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Durgun ve akar su öğeleri ile mavi ve çok farklı nitelikteki yeşil alanlar arasında kurulacak bağlantılılık, sistemin çoklu fonksiyonlarını ve sağlanacak faydayı güçlendirecektir.
Toplumsal Kapsayıcılık
Temelleri 1800'lerde Frederick Law OLMSTED tarafından atılan yeşil alanların, kent parklarının kentte yaşayan herkesin ortak paydası olduğu gerçeğine dayanan toplumsal kapsayıcılık kentte yaşayan herkesin kentsel açık yeşil alanlar eşit erişim hakkı olduğu fikrine dayanmaktadır. Burada farklı yaş grupları, farklı gelir grupları, farklı engel grupları, göçmenler vb toplumun tüm kesimleri söz konusudur.
Yeşil alanlara dair toplumsal kapsayıcılık Avrupa'da son yıllarda artan göç hareketleri ile daha farklı bir anlayışa ve fonksiyona dönüşmüştür. Yeşil Altyapıya esas olan yeşil alan tipolojilerinden bahçeler, tarlalar, hobi bahçeleri toplum bahçelerine dönüşmektedir. Üretim mekanlarına dönüştürülen kentsel açık alanlar göçmenler, alım gücü düşük kent halkı için üretim ortamına dönüşerek temel gıda ihtiyacının karşılanmasına da imkan vermektedir.
Kent halkının ihtiyaçları ve istekleri esasına göre üretilen yeşil altyapı çözümleri kentin ve toplumun geleceği için kalıcı olacaktır. Bu nedenle kentsel mavi-yeşil altyapı planlaması kentte yaşayan farklı sosyo-ekonomik gruplara eşit imkanlar sunacak nitelikte olmalıdır. Toplumun tüm kesimlerini planlamaya dahil etmek bu kapsayıcı süreçleri teşvik edecektir.
Mavi-Yeşil ve Gri Altyapının Entegrasyonu
Yeşil altyapı hem doğal hem de yapılı çevreleri içerir. Sürekli değişen ve değiştirilen ve yer altı ile yer üstü arasında bağlantılar olan içme suyu, kanalizasyon, enerji hatları ile üstteki doğal yapıya, özellikle de bitki örtüsüne ve yeşil alanlara büyük zarar verilmektedir. Bu nedenle kentlerin sürdürülebilirliği gri altyapı adı verilen yapılı çevre ve yapılar bu yapıların uzun vadeli, sağlam, sağlıklı tesisi ile başlar. İnsanlar, mekanlar ve yapılar arasındaki bağlantılar sosyal yapıları temsil eder ki, sağlıklı bir gri altyapı yeşil altyapı planlaması için de önemli avantajlar içermektedir.
Belki de planlamanın en önemli aşaması mevcut gri altyapı sistemlerini mavi - yeşil altyapı sistemlerine dahil edilmesi. Burada her kentin fiziksel gelişimine ve içinde bulunduğu coğrafyanın doğal ve ekolojik koşullarına bağlı olarak mavi-yeşil-gri altyapı planlaması çoklu alternatifler ile ele alınması ihtiyacı vardır. Çok büyük bütçeler ile tesis edilen su, enerji, kanalizasyon sistemlerinin kentler için önemi kadar, mavi-yeşil altyapı ile birlikte ele alınacak entegre sistemlerin de önceliği büyüktür. Örneğin kentlerde geçirimli yüzeylerin arttırılması, sel, su baskınları gibi afet risklerini en aza indirgeyeceği gibi bu afetler ile ortaya çıkan altyapı sorunlarını da giderecektir.
Sonuçlar
Yeşil altyapı bir kentin sürdürülebilirliği için çok önemli olan yeşil alanların stratejik olarak planlanmış bir sistemini ifade etmektedir. Ekolojik, sosyal ve kültürel işlevlere sahip yeşil alanlar ile binalar ve yapılı altyapı arasında bağ kurmak fikrine dayanan Yeşil Altyapı terimi ilk olarak kentlerdeki doğal ve ekolojik sistemlerin su elektrik, atık su ile gri altyapı kadar önemli olduğunu vurgulamak için kullanılmıştır (Atik, 2019).
Ekolojik, sosyal ve kültürel işlevlere sahip yeşil alanlar ile binalar ve yapılı altyapı arasında bağ kurmak fikrine dayanan Yeşil Altyapı terimi ilk olarak kentlerdeki doğal ve ekolojik sistemlerin su elektrik, atık su ile gri altyapı kadar önemli olduğunu vurgulamak için kullanılmıştır. Bugün gelinen noktada ise yeşil altyapı bir kentin sürdürülebilirliği için çok önemli olan yeşil alanların stratejik olarak planlanmış bir sistemini ifade etmektedir.
İklim değişikliği, günümüzde kentler ve kentsel toplumlar için en kritik zorluklardan biridir. Özellikle Akdeniz kuşağı şehirlerinde, kentsel çevre üzerindeki insan faaliyetlerin halihazırda var olan baskılarını daha çok artırmaktadır. Atik ve ark. (2021)'na göre iyi tasarlanmış bir kentsel planlama ve yönetim sisteminin yokluğu, kentler başta olmak üzere insan yerleşimlerini iklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız kılmaktadır.
Yeşil altyapı uygulamaları temiz hava, temiz su, toprak koruma, erozyon önleme, yağmur suyunu doğru şekilde kullanma, sel ve taşkın riskini önleme, karbon salınımını düşürme, kentlerde ısı adası oluşumunu engelleme, biyoçeşitliliği destekleme, ekolojik koridorlar oluşturma, habitat sağlama gibi kentler için olağanüstü fırsatlar sunmaktadır. Doğal sistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması yeşil altyapının önemli bir hedefidir. Kentlerdeki doğal ve ekolojik süreçlerin devamını sağlayan yeşil alanlar ağı olan Yeşil Altyapı su, hava, toprak, bitki örtüsü, işlenmemiş hammadde, peyzaj çeşitliği doğal değerlerin bileşenleridir ve bu doğal değerler kent halkına, insanlara çoklu faydalar sağlamaktadır.
Ülkemizdeki kentsel planlama ne yazık ki yeşil-mavi altyapı gibi ekolojik katmanlardan ziyade fiziksel altlıklara dayanmaktadır. Yeşil alanlar, şehirlerdeki yapı taşlarının etrafına dağılmış tek tek izole yamalar olarak ele alınmaktadır. Başarılı bir kentsel açık-yeşil alan gelişimi, yalnız kamu alanlarındaki yeşilinin kapsamı ile ölçülmüştür. Bununla birlikte, iklim değişikliğinin alarm veren baskısı ve ülkemiz kentlerinin hızlı büyümesi, kentsel planlama için yeni bir vizyon ve tüm açık yeşil alanların kentin gelişime sistematik bit entegrasyonunu gerektirmektedir.
Diğer yandan kentsel biyoçeşitlilik Türkiye'deki bilim çevreleri tarafından uzun süredir çalışılıyor olsa da yeşil altyapı yeni bir konu başlığıdır. Yeşil altyapı ile ilgili ilk girişimlerden biri kentsel yerleşimler için sürdürülebilirliği artırmayı ve daha yaşanabilir kentsel alanlar yaratmayı amaçlayan Akıllı ve Sağlıklı Türkiye Şehirleri Girişimi olmuştur (Tülek ve Mirici, 2019). Bugün İzmir, Gaziantep, Eskişehir'de yeşil altyapı tesisine yönelik önemli projeler ve çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Burada yerel yönetimlerin yaşadıkları kente dair üstlenmiş oldukları doğa temelli planlama inisiyatifi önemli rol yer tutmaktadır.
Her şeyden önce kentlerin yaşayan, canlı sistemler olduğu gerçeğinden yola çıkarak mavi - yeşil - gri ayırt etmeksizin tüm altyapı unsurlarının bir bütün olarak ele alınması yeşil altyapı sistemlerinin başarısı için en önemli faktördür. Burada kentte yaşayan insanların da bu sistemlerin belki de en önemli unsuru olduğu unutulmamalıdır. Kenti planlayan, yöneten, tasarlayanlar kadar ortaya çıkan kenti kent mekanlarını birebir yaşayan kent halkı planlamadaki sosyal boyutu temsil etmektedir. Aslında kentler tüm yaşayanlarının ortak seyahat ettiği bir gemi gibi seller, taşkınlar, ısı adası, aşırı sıcaklar vb. iklim değişikliğinin daha da hızlandırdığı sorunları hep birlikte yaşamaktadır. Bu noktada en karmaşık insan yerleşimleri olan kentlerin planlanmasında bütüncül bir planlama aracı olarak geliştirilen yeşil altyapı kente, kent halkına, kente yaşayan tüm canlılara, onların yaşam ortamlarına, suya ve su kaynaklarına, kentin çevre ve yaşam kalitesine getireceği potansiyel faydaları ile önemli fırsatlar sunmaktadır.
Kaynaklar
Andreucci, M.B., 2019. Enhancing society's resilience: Exploring a range of green infrastructure value domains in a multi-stakeholder perspective. In: M. Atik (ed.) Türkiye Peyzajları 3. Ulusal Konferansı ‘Yeşil Altyapı- Green Infrastructure' Proceedings of the 3rd. National Conference on Turkish Landscapes (Antalya, 7-9 November 2019): 234-243.
Atik, M., 2019. Türkiye Peyzajları 3.Ulusal Konferansı "Yeşil Altyapı- Green Infrastructure" 7- 9 Kasım 2019, Antalya, Bildiriler Kitabı, 258 sayfa, ISBN 978-605-031-676-6, Antalya.
Atik, M., 2020. PMB304 Peyzaj Planlama II Ders Notları. Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Antalya.
Atik, M., A, Ortaçeşme, V., Yıldırım, E., 2021. Anticipating an Urban Green Infrastructure Design for Turkish Mediterranean City of Antalya. In Urban Services to Ecosystems: Green Infrastructure Benefits from the Landscape to the Urban Scale by C.Catalano, M.B. Andreucci, R. Guarino, F. Bretzel, M. Leone, S.Pasta (Eds). Springer, Future City Book Series FUCI Volume 17, New York, pages 243-263.
Benedict, M.A., McMahon, E.T., 2006. Linking landscape and communities. Washington: Island Press.
BfN, 2017. Urban green infrastructure: A foundation of attractive and sustainable cities pointers for municipal practice. Bonn: Federal Agency for Nature Conservation (BfN).
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2015. Kentsel Altyapı Tesislerinin Yapımına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Taslağı. Erişim: https://altyapi.csb.gov.tr/ Erişim Tarihi: 01.12.2015
European Commission, 2013. European Union strategy on green infrastructure: Enhancing Europe's natural capital. European Commission - COM (2013) 249 final http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX:52013DC0249. (Erişim tarihi: 2 Eylül 2019.
European Commission, 2019. Ecosystem services and green infrastructure. https://ec.europa.eu/environment/nature/ecosystems/index_en.htm (Erişim tarihi: 2 Eylül 2019).
Gill, S.E., Handley, J.F., Ennos, A.R., Pauleit, S., 2018. Adapting cities for climate change: The role of the green infrastructure. Built Environment, 33(1), 115-133.
Hansen, R., Rall, E., Chapman, E., Rolf, W., Pauleit, S., 2017. Urban green infrastructure planning: A guide for practitioners GREEN SURGE. http://greensurge.edu/working-packages/wp5/ (Erişim tarihi: 10 Ocak 2020)
Mattijssen, T.J.M., Olafsson, A.S., Møller, M.S., Gulsrud, N., Caspersen, O.H. (eds). 2017. Urban Green Infrastructure: Connecting People and Nature for Sustainable Cities. A Summary for Policy Makers. GREEN SURGE D8.5. Copenhagen
Natural England, 2009. Green Infrastructure Guidance, www.naturalengland.org.uk (Erişim tarihi: 28 Ekim 2019)
Parlak, E., Atik, M., 2020. "Dünyadan ve Ülkemizden Mavi - Yeşil Altyapı Uygulamaları". PEYZAJ Eğitim, Bilim, Kültür ve Sanat Dergisi 2 (2): 86-100.
Pauleit, S., Zölc, T., Hansen, R., Randrup, T.B., Van den Bosch, C.K., 2017. Nature-based solutions and climate change-four shades of green. In: N. Kabisch et al. (eds.), ‘Theory and practice of urban sustainability transitions - Nature-based solutions to climate change adaptation in urban areas linkages between science, policy and practice'. Cham: Springer, pp. 29-49.
Pauleit, S., Ambrose-Oji, B., Andersson, E., Anton, B., Buijs, A., Haase, D., Elands, B., Hansen, R., Kowarik, I., Kronenberg, J., Mattijssen, T., Olafsson, A.S., Ralla, E., Van der Jagt, A.P.N. & Van den Bosch, C.K., 2019. Advancing urban green infrastructure in Europe: Outcomes and reflections from the Green Surge project. Urban Forestry & Urban Greening, 40, 4-16.
Ramboll Foundation, 2016. Streghtening Blue-Green Infrastructure In Our Cities Enhancing Blue-Green Infrastructure & Social Performance In High Density Urban Environments. Research Work Commıssıoned And Funded By Ramboll Foundatıon. Liveable Cities Lab.
TDK, 2005. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu 4. Akşam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2243 sayfa.
Team Wanderlust, 2020. Sapporo Kenti, Odori Park, Japonya Available at: https://www.wanderlust.co.uk/)
Tülek, B., Mirici, M.E., 2019. Kentsel sistemlerde yeşil altyapı ve ekosistem hizmetleri (Green infrastructure and ecosystem services in urban systems). PEYZAJ Eğitim, Bilim, Kültür ve Sanat Dergisi, 2, 1-11.