Bakan Kirişci, gıda arz güvenliğinin sağlanmasının, artık milli güvenlik meselesi olduğunu, bunun sağlanması adına atılması gereken adımları her vesileyle dile getirdiklerini söyledi.
Gıda arz güvenliğini sağlamakla yükümlü olan Bakanlığın aynı zamanda güvenilir gıdayı üretme konusunda ilgilileri yönlendirip motive ettiğini aktaran Vahit Kirişci, "Bu da bizim ikinci hedefimiz. Üçüncü almamız gereken yol; bu güvenilir gıdaya kolay erişim çünkü siz güvenilir gıda üretebilirsiniz ama vatandaşın erişimi bu konuda problemliyse bu da eksiklik olur. Son olarak dördüncüsü de özellikle tarım gibi her türlü doğal afetlere açık olan faaliyetin, burada olduğu gibi adeta bitki üretim fabrikası gibi düşünülebilecek bir tesis marifetiyle yürütülüyor olması, açıkta yapılan üretime göre risklerin minimize edildiği bir uygulamadır." diye konuştu.
Bakan Vahit Kirişci, bu 4 önemli başlığın Seracılık Mükemmeliyet Merkezi'nde olduğunu, burada gıda arz güvenliğini sağlama, güvenilir gıda üretimi, erişim ve ulaşım konularında çalışma yapıldığını anlattı.
- "Serada dünyada dördüncü, Avrupa'da ikinci sıradayız"
İstanbul'a yakın, su ve toprak problemi bulunmayan Sakarya'nın "kent tarımı" için ideal şehir olduğunu aktaran Kirişci, "Karbon ayak izi düşük çünkü 800-1000 kilometre uzaktan ürün getirilecek olsa ona göre de onu taşıyan araçların atmosfere saldığı karbondioksit var. Bu uygulama, bundan da bizi olumlu yönde etkiliyor. Bu çerçevede de biz bütün bunların hepsine 'kent tarımı' adını veriyoruz. 'Kent tarımı nedir?' sorusunun cevabı şu arkamızdaki tesisin kendisidir. Kent tarımı; ürün tazeliğinin korunduğu, daha az mesafe kat ederek tüketiciye ulaştırıldığı, çevrenin daha az kirletildiği ve lojistik maliyetlerin daha düşük noktalarda kaldığı uygulamanın adıdır." ifadesini kullandı.
Merkezin jeotermal sera olmasının da önemli olduğuna değinen Kirişci şöyle devam etti:
"Türkiye, dünyada jeotermal potansiyeli bakımından yedinci, Avrupa'da birinci sırada. Jeotermal sera üretim alanlarını artırarak bunu daha da yukarılara taşıyabiliriz. Halihazırda serada dünyada dördüncü, Avrupa'da ikinci sıradayız. Önümüzde İspanya var. Bunları geçmememiz için hiçbir sebep yok. Rahatlıkla geçebiliriz; bu bizim sergileyeceğimiz çabaya bağlı. Halihazırda 9 bin 450 dekar civarındaki jeotermal serada üretim alanımızı, bu potansiyelimizi dikkate aldığınızda 30 bin dekara çıkarmamamız için hiçbir sebep yok. Bakanlık olarak bunları destekliyoruz. Bunların özellikle Sera OSB tarzında olan kısmını daha çok teşvik ediyoruz çünkü jeotermali kullanarak bu manada toplu üretimi ve üretimle ilgili bazı maliyet kalemlerini de aşağı çekmiş veya diğerlerini daha etkin kullanmış oluyoruz."
- "Üreticiler her türlü şartta üretim gerçekleştirdi"
Dikey tarım konusuna da değinen Bakan Kirişci, "Yani raf sistemli üretim. Bunun bir de kapalısı var. Kapalı dikey tarım. Bunu da İstanbul'dan Kağıthane Belediyemizin kültür merkezinde eksi 8'inci katta 30 metre derinlikte yaptık. Orada toprak, güneş yok, su yüzde 95 tasarruflu ama üst düzeyde nitelikli, kaliteli; tıpkı burada olduğu gibi üretim var. İnşallah Başkan o kapalı dikey tarımı, bunların hepsini gerçekleştirecek çünkü bu mükemmeliyet merkezinin bu tür örnekleri de tarım adına mutlaka olmalı." şeklinde konuştu.
Kirişci, tarımla uğraşanların kendilerini, ailelerini, yaşadıkları ili ve ülkeyi doyurduğunu, ürünleri ihraç edip başka ülkelerdeki insanların da bu yolla doymasını sağladıklarını işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Allah, bu ülkenin üreticilerinden razı olsun. Onlar her türlü şartta bu üretimi gerçekleştirdiler. Pandeminin yurt dışındaki emsalleri gibi eve kapanmadılar. Bizleri, sayın Cumhurbaşkanımızı zorladılar; 'Biz çalışmak istiyoruz, tarlamıza, bağımıza, bahçemize, ahırımıza, ağılımıza, kümesimize gitmek istiyoruz.' dediler. Bu izinleri aldıkları için Türkiye'de üretim aksamadı. Tedarik zinciri aksamadı, üretim zinciri kırılmadı. Bunu gerçekten diğer ülkelerle mukayese ettiğimizde bu ülkenin yine bir başka büyük başarısı olarak ifade etmemiz gerekir."
Bakanlık olarak Tarım Orman Gençlik Konseyini kurduklarını dile getiren Kirişci, "İstiyoruz ki gençlerimizin tarıma ilgisi artsın. Kırsalda yaşamı mutlaka tercih olarak görsün çünkü hayat; tarımda, kırsalda, bu ülkeye, bu insanlara, dünya insanlarına üretmektedir diyorum." ifadesini kullandı.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "Planlı tarım, Türkiye Yüzyılı'nda tarım ve orman camiası adına bir devrimdir ve bu ülkenin Allah'ın izniyle yeni bir lige çıkmasını sağlayacak. Bu, dünyadaki süper liglerin de üstünde bir lig." dedi
- "Net ihracatçı konumundayız"
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan "gıda krizi" riskinin ortadan kaldırılmasına yönelik Türkiye'nin çabalarıyla oluşturulan Tahıl Koridoru Anlaşması'nın 19 Mart'tan itibaren 2 ay uzatılmasıyla rahat nefes aldıklarını anlatan Kirişci, "Bugün buğdayın tonu ne kadar biliyor musunuz? Buradaki maliyetler de dahil, nakliye de dahil 295 dolar. Nereden geldi? 445 dolardan. Bu 295 dolar belki zaman içerisinde daha da düşebilir." diye konuştu.
Dünyadaki küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemine işaret eden Kirişci, kuraklık konusunda sıkıntı yaşanmaması için suyun dikkatli kullanılması gerektiğini örnekler vererek açıkladı.
"Bu ülke üretmiyor, her şeyi ithal ediyor." diyenlere eleştiri de yönelten Kirişci, "Bu ülke üretiyor. 85 milyonu, 4,5 milyon düzensiz göçmeni, 50 milyonun üzerinde turisti, 185 milyon bizim ülkemizi de bir hat olarak kullanıp başka ülkelere erişen turistleri, uçak yolcularını, artı 30 milyar dolarlık ihracat kapsamında da başka ülkelerdeki insanları doyuran bir tarım sektörü var. Bu ülkenin üreticisi üretiyor. 'Efendim, peki ithalat da yapıyoruz.' Doğru. O da var ama önemli olan ithalatla ihracat arasında net ihracatçı mısınız, net ithalatçı mısınız? Biz net ihracatçı konumundayız ve şu geride kalan 20 yıllık sürede 96 milyar dolarlık ihracat fazlamız var." şeklinde konuştu.
- "Artık planlı üretimi hayata geçireceğiz"
Kirişci, tarım ve orman alanlarında düzenlemeleri içeren kanun teklifinin TBMM Tarım Komisyonunda kabul edilerek yasalaştığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Değişikliklerden en önemlisi ve en can alıcı olanı; özellikle tarım tarafında planlı üretimle ilgili olandı. Artık planlı üretimi hayata geçireceğiz. Bu ülkenin kaynaklarından maksimum düzeyde yararlanma çabası içerisinde olacağız. Suyumuzu dikkate alacağız, toprağımızın verimliliğine bakacağız. Oradaki iklimsel değerleri esas alacağız. Sanayisi var mı yok mu bunu mutlaka gözeteceğiz ama daha önemlisi bizim olmazsa olmazımız stratejik ürünlerimize öncelik vereceğiz. Nedir stratejik ürün? Koridorun adı niye tahıl koridoru, niye başka bir koridor değil çünkü tahıl insan ve hayvan beslenmesi için vazgeçilmez olan stratejik bir üründür. Planlı tarım; Türkiye Yüzyılı'nda tarım ve orman camiası adına bir devrimdir ve bu ülkenin Allah'ın izniyle yeni lige çıkmasını sağlayacak. Bu, dünyadaki süper liglerin de üstünde bir lig. Bazı kısımları itibarıyla dünyada olmayan düzenlemeler bile şu anda bu mevzuat içerisinde var."
Kırsaldan kente göç edildikten sonra 2 yıldan fazla boşta kalan tarla, bağ ve bahçelerin kiralanacağını, elde edilen kira gelirinin yer sahiplerine verileceğini, bu şekilde toprakların boş kalmayacağını anlatarak, "Türkiye'de 3 milyon çiftçi ve 40 milyon hissedar var. 686 bin hektar alanda bu alanlar atıl durumda. Bu alanlar üretim için kullanılacak ve bu üretimden de elde edilecek gelirler ülkenin üretim miktarında, ihracatında, çiftçinin refahında, ülkenin tarımsal gayri safi hasılasında önemli artışlar sağlayacak. İsrafı önlemiş, tasarrufu da gerçekleştirmiş olacağız." diye konuştu.
Mevzuattaki diğer konulara da örnekler vererek değinen Kirişci, çiftçileri planlı üretimi sağlayacak şekilde yönlendireceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üretici, 'Hayır, ben sizin bana söylediklerinizi yetiştirmeyeceğim.' dedi. Bir yıl bununla ilgili kendisine bir uyarıda bulunacağız. Uyarı yazısı göndereceğiz. Buna uymadı mı? 5 yıl süreyle bu kez tarımsal desteklemelerden onları bu işin dışında bırakacağız. Yani tarımsal desteklemelerden yararlandırmayacağız. Bir sonraki aşamasında da üçüncü evresi, orada da başka uygulamalarımız olacak. Amacımız ne? Amacımız, çiftçi sürdürülebilir gelire sahip olsun, Türkiye'de bizim için zaruri olan, stratejik ürünler üretilsin ve bu ülke kimseye el, avuç açmasın. Bu zamana kadar açmadık, bundan sonra da açtırmayacağız ama potansiyelimizin tamamını etkin kullanmak zorundayız."
"Tarımda artık bugün dijitalleşmeyi, sözleşmeli üretimi, planlı üretimi konuşan, her şeyin kayıt altına alınmaya çalışıldığı bir Türkiye var. Ormanda yine orman köylüsünü koruyan, kollayan, ormanı geliştiren bir Türkiye var. Bununla ilgili cansiperane çalışan Tarım ve Orman Bakanlığı var." diyen Kirişci, 163 bin 563 çalışanın, tarımcıların, ormancıların emrinde olduğunu, buna kendisinin de dahil olduğunu söyledi.
Kirişci, böyle bir dönemi 2023'le başlayan "Türkiye Yüzyılı" vizyonuna da uygun hareket etmek adına bu yıl itibarıyla hayata geçirmiş olduklarını aktararak, "Rabbim bu ülkede üreten herkesi, her vatandaşımızı, ülkemizin üreten, üretmeyen her bir bireyini korusun. Onları bu konularda daim mutlu kılsın. Deprem, sel, taşkın gibi doğal afetlerden ülkemizi ve insanlarımızı, bütün canlarımızı, canlılarımızı da muhafaza eylesin." ifadelerini kullandı.