23 Şubat 2024 Cuma
Olea europaea "Avrupa Zeytini" veya kısaca Zeytin dediğimiz bitki, Oleaceae (Zeytingiller), ailesinin, Akdeniz ülkelerinde doğal olarak bulunan çalı veya küçük ağaç formundaki bir türüdür. İngilizce'de zeytin için kullanılan Olive adı, Latince ŏlīva (zeytin meyvesi) dan gelmektedir.
Zeytin Ağacı, bugün tüm Akdeniz ülkeleri dışında, Avustralya, Yeni Zelanda, Kuzey ve Güney Amerika ve Güney Afrika'da yetiştirilmektedir. Olea europaea'nın altı alt türü bulunmaktadır. Yavaş büyüyen bir ağaçtır, yıllar sonra 6-10 metre boya, ender olarak da 15 m boya erişebilir. Bitki ilk defa 7000 yıl önce Akdeniz çevresinde, kültüre alınmıştır. Dünyanın en uzun yaşam süresine sahip olan bitkilerindendir. Portekiz'de bulunan bir örneğinin 3350 yaşında olduğu, Karadağ'daki bir diğer ağacın da 2000 yaş üzerinde olduğu sanılmaktadır. Ağacın yapısı serttir, hastalık ve yangına dayanıklıdır. Kök sistemi sağlam ve iyi gelişmiş olduğundan, gövde tahrip olduğunda bile kendini yenileyebilmektedir. Ağacın önemli bir özelliği de her yaşta topraktan naklinin kolaylıkla yapılabilmesidir.
Zeytin Ağacı çok dallı, geniş yapraklı, her dem yeşil, yuvarlak taç yapan bir ağaçtır. Genç ağaçlarda, gövde düz, pürüzsüz ve gümüş-gri renktedir. İleri yaşlarda ise gövde düzgünlüğünü kaybeder, rengi koyulaşır değişik şekilde kıvrımlar ve sıklıkla kaviteler oluşur. 8 cm uzunluğundaki, yaprakları, karşılıklı çıkarlar, eliptik veya lanseolat (uzamış eliptik) şekildedir, üzerleri düz mavimsi yeşil, altları ise gümüşi ve tüylüdür. Çiçeklenme Nisan-Haziran ayları arasında olmaktadır. Beyaz renkli, küçük çiçekler, salkım halinde yaprak saplarından çıkarlar. Önce yeşil renkli olan, 1-5 cm yuvarlak veya ovoid meyveler, olgunlaştıklarında mor-siyah renge dönerler, her meyve tek bir çekirdek (pirene) içerir. Zeytin meyvesinin sıkımı ile zeytin yağı elde edilir.
Zeytin Ağacı, kuru, derin, geçirgen bir toprağa ve bol güneş ışınına gereksinim gösterir, fazla nemli ortam ve topraktan hoşlanmaz. Nemli ortamda hastalık ve mantar problemleri artmaktadır. Kuraklığa dayanıklıdır, -10°C. ye dayanır, daha soğuklarda gövde ölse bile köklerden tekrar sürme şansı olmaktadır. Fidanların büyüme ve meyve vermesi 3-5 yıl sürmekte, tam ürüne geçme ise 8 yıldan sonra olmaktadır. Düzenli budama yapılan zeytin ağaçları, yüzyıllarca meyve vermeye devam etmektedir.
Olea europaea çok eskiden beri çeşitli dinlerdeki insanlar tarafından kutsal olarak düşünülmüş, tarih süresince, irfan, üretkenlik, kuvvet, saflık, zafer ve sulh gibi değişik düşüncelerin sembolü olarak kullanılmıştır.
Peyzajda Kullanımı: Bugün modern bahçe tasarımında; Zeytin Ağacı fosil çağrışımı yapan, girintili çıkıntılı gövdesi ve gümüşi-yeşil yaprakları nedeni ile süs objesi olarak kullanılmaktadır. Ağaç, gölge bitkisi, çit bitkisi, espalier olarak veya saksı bitkisi olarak da kullanılabilir. Özelikle son yıllarda yaşlı ağaçlar, topiary örneği olarak (Türkiye'de bu garip budamaya "Bonsai" denilmektedir) ilgi çekme amaçlı kullanılmaya başlanmıştır.
Datça Hurması (Girit Hurması), Avrupa Kıtasında doğal olarak bulunan iki palmiye türünden biri ve ülkemizin tek doğal palmiyesi olması nedenleri ile önemlidir. Doğal olarak Yunanistan'ın Girit Adası, Datça Yarımadası ve Finike-Kumluca'da bulunmaktadır. İsveç'li botanikçi Dr. Werner Greuter 1967 yılında, Girit Adasında bu palmiyeyi bulmuş, İsa'dan 4 yüzyıl önce bu adadaki palmiyelerden ilk bahseden Yunan'lı Botanikçi Theophrastus'a atfen, "Phoenix theophrasti" adını vermiştir.
Türkiye'de bu palmiye ilk defa 1983 yılında Boydak ve Yaka tarafından Datça yarımadasında bulunmuştur. Prof. Dr. Melih Boydak 1985 yılında palmiyeyi, Finike Körfezi, Kumluca-Karaöz kıyılarında da bulmuştur. Yunanca'da "phoenix" (feniks), hurma ağacı demektir. Muhtemelen "Finike" adı buradan gelmektedir. Datça Hurmasının gösterişli,
pinnat yaprakları, mavimtırak renktedir. Bu yapraklar yaşlanınca kahverengiye dönerler ve birkaç yıl bitkinin üzerinde asılı kalırlar. Palmiyeler doğalarında, dikenli dalları, ölmüş keskin yaprakları ve alttan çıkan piçleri ile yanına yaklaşılamayacak bir görünümdedir. Bu palmiyelerin bir özelliği yangına karşı son derece dayanıklı olmalarıdır. Bütün piçler yansa bile, yangından sonra tamamen siyahlaşmış ana gövdeden yeni sürgünler çıkmaktadır.
Phoenix theophrasti bireyleri diğer hurmalarda olduğu gibi erkek veya dişi olurlar. Mayıs ayında çiçek açarlar. Dişi bitkilerin çiçek sapları, erkeklerinkinden iki kat daha uzundur. Erkek bitkilerin polenleri çok fazladır ve rüzgâr ile dişi bitkilere taşınırlar. Tozlaşmadan sonra oluşan meyveler, sonbaharda olgunlaşırlar. Olgun meyveler koyu kahverengi, bazen hafif pembe, yumuşak ve hurma tadındadır, yenilirler ancak etleri çok azdır. Bitki bol güneş ortamı tercih eder en az -10°C. ye dayanır.
Arap Hurması (Phoenix dactylifera) ile ayırıcı tanı; Datça Hurmasının 17 metreye kadar uzamasına karşın, Arap hurması 30 metreye ulaşabilir. Datça hurmasının yaprakları, Arap hurmasına göre daha küçük, kısa ve kalın yaprakçıklardan oluşmaktadır. Datça hurmasının
çiçek sapı ve meyveleri Arap hurmasından daha küçüktür.
Gölköy Hurması; Bodrum Yarımadası kuzeyinde, Gölköy'de palmiye topluluğu olduğu yöre insanınca yüzyıllardır bilinmekteydi. Prof. Boydak 1990 yılında yaptığı ziyarette, Bodrum Gölköy'de bulunan palmiye topluluğunun, Datça Hurmasından farklı olduğunu görerek üzerinde yıllarca çalışmış ve 2019 yılında yeni bir alt tür olarak Phoenix theophrastii spp. Golkoyana adı ile yayınlamıştır. Datça Hurmalarının boylarının 17 metreye ulaşmasına karşın, Gölköy hurmalarının yüksekliği 8 metreyi geçmemektedir. Gölköy hurmasının çiçek sapı uzunluğu 60-200 cm, arasındayken, Datça hurmasının çiçek sapı 30 cm kadardır. Datça hurmasının tohumları, Gölköy hurmasınınkinden biraz daha büyüktür.
Peyzajda kullanımı: Datça ve Gölköy Hurmaları, ülkeminiz doğal palmiyeleri olduğundan, iklimin uygun olduğu kentlerimizde tercih edilmesi gereken palmiyelerdir. Soğuğa dayanıklılıkları en az Kanarya Adaları Hurması (Phoenix canariensis) kadardır. Orta refüjlerde veya soliter vurgu bitkisi olarak kullanılabildiği gibi geniş alanlarda sınırlayıcı olarak kullanıldığında, mavimtırak güzel yaprakları ile güzel bir görüntü sağlarlar.
TESBİH ÇALISI (AYI FINDIĞI) - STYRAX OFFICINALIS
Styracaceae (Ayıfındığıgiller) ailesi, genellikle tropik ve subtropiklerde yaşayan, çalı veya ağaçlardan oluşan, 11 cins ve 130 türü kapsar. Styrax türleri hem Amerika hem de Asya kıtasında bulunmaktadır.
Styrax officinalis, Styracaceae ailesine ait bir türdür. Doğal olarak güneydoğu Avrupa ve Küçük Asya (İtalya, Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Girit Adası, Rodos Adası, Kıbrıs, Türkiye, Suriye, Lübnan ve İsrail) da bulunmaktadır. Türkiye'de Güney Marmara, Karadeniz bölgesi, Ege bölgesi, Antalya, Adana ve Fırat nehri havzasında bulunurlar. Genelde denizden 1500 m yüksekliğe kadar olan dağ kenarları, akarsu kenarları, özellikle karışık orman bölgelerinde rastlanmaktadırlar. Cins adı Sytrax Arapça, rezin üretilen bitkiler ve özellikle Sytrax officinalis için kullanılan "assthirak" kelimesinden türetilmiştir. "Officinalis" eki ise orta çağda bitkisel ilaçların, likör, parfüm vb maddelerin yapıldığı laboratuvar veya dükkanlara verilen Latince "opificina" kelimesinden gelmektedir. Bitki dilimizde Ayı Fındığı, Çakıldak, Tespihlik, Yaban Ayvası, Zamzalak adları ile de bilinmektedir.
Tesbih Çalısı yaprak döken, ilkbaharda beyaz çiçekler ile kaplanan, bu nedenle İngilizce'de Kartanesi olarak isimlendirilen bir çalıdır. Bulunduğu ülkelerde yiyecek, tıbbi ve başka amaçlar ile kullanılmaktadır. Bitki 5 metreye kadar boylanabilir. İnce kırmızımsı renkteki dalcıklardan, almaşık olarak çıkan yaprakları, elips şeklinde, 5-10 cm uzunluk ve 3-6 cm genişliktedir.
Sytrax officinalis hermafrodit (çiçekleri erkek ve dişi organlara sahip) bir bitkidir. Nisan ayından Haziran'a kadar, dalcıkların ucunda 3-8 adet çiçek açarlar. Çan şeklinde, sarkıcı, beyaz ve kokulu çiçekler 2 cm uzunluğundadır. Çiçek tacı 5-8 adet taç yaprak ve çok sayıda sarı renkte erkek organ (stamen) içerir, çanak yapraklar 5 lobdan oluşmaktadır. Yuvarlak meyveler, yaz sonunda olgunlaşırlar.
Tesbih Çalısı toprak bakımından fazla seçici değildir ancak iyi drenajlı ve nemli toprağı tercih eder. Yarı gölge ortamı sevmekle birlikte, güneşe dayanıklıdır. -15 ˚C soğuğa dayanırsa da kışın soğuk rüzgarlardan zarar görebilir. Fazla su gereksinimi yoktur, kurak Akdeniz yazını kolaylıkla atlatmaktadır. Üretimi tohum veya çelikle olur. Tohum üretimi için soğuklama önerilir. Çelik üretimi ise tercihan yaz ortasında alınan yarı odunsu çelikler ile yapılır.
Sytrax officinalis eski çağlardan beri bilinen "Storax" adı verilen kokulu reçinenin elde edildiği bitkidir. Storaks bitkinin gövdesinde açılan yaralardan elde edilir, anti septik (mikrop kırıcı) ve ekspektoran (balgam söktürücü) olarak kullanılmaktadır. Kokulu olduğundan tıpta, kozmetik sanayiinde, tütsü yapımında ve daha az olarak gıda sanayinde yararlanılmaktadır.
Peyzajda kullanımı: Tesbih Çalısı düzgün yuvarlak çatı yapan, çiçeklenmesi ile çekici bir görüntü sergileyen, güzel bir çalıdır. Vurgu bitkisi, karışık bordür bitkisi olarak kullanılabilir. Akdeniz veya diğer sahillerde, doğal bitki örtüsünün istendiği bahçeler için de uygun bir bitkidir.