27 Eylül 2023 Çarşamba
Eskiden bahçelerimizde daha çok kendiliğinden yetişen beş parçalı taç yapraklı çiçeği ile çocukların oyuncağı bir bitki olan ‘hatmi çiçeği' ya da Anadolu'nun birçok yerinde farklı adlarla söylenen fatmagül, gülfatma, hatim çiçeği, hire, devegülü, silindir çiçeği, horoz ibiği, gülhatmi gibi isimlerle anılan çiçek, bu toprakların öz bitkisidir.
Barış Manço'nun da şarkısına ilham veren bu bitki Ebegümecigiller familyasına ait bir bitkidir (Althaea officinalis). Aslında tıbbi ve aromatik bitkiler kategorisinde yıllardır kullanılan çiçekleri, kökleri ile bir şifa deposu olması yanında çiçekleri ile de parklarda ve bahçelerde değerlendirilebilecek güzel, masrafsız çok yıllık bir peyzaj bitkisi olarak da tanımlanabilir. Tohumundan kolayca çoğaltılan/çoğaltılabilen bu bitkinin yüzlerce farklı tür ve çeşitleri bulunmaktadır. Çok yıllık olması yanında bakım ve besleme isteklerinin az olması aranılan özelliklerdendir. Dahası su ve sulama istemeyen özellikleri nedeniyle de suyun kıt olduğu yerlerde park ve peyzaj uygulamalarında kullanılabilir.
Bugüne kadar yüzlerce farklı şekillerde tıbbi ve aromatik bitki olarak kullanılabilirliğine dair araştırma, rapor ve çalışma yapılmıştır. Ancak yaz boyu çiçekli olması bakımından parklarda kullanılması konusunda bir çalışma yapılmamıştır. Oysa hemen hemen hiç bakım istemeyen, yazın rengarenk çiçekleri olan, kışın ise yeşil yaprakları ile bulunduğu yerlerin toprağını koruyan özel bir bitkidir. Eminim parklarda kullanılması ile hem parka ismini verecek hem de parkın rengarenk kalmasını sağlayacaktır.
Sulanması durumunda boyu iki metreye varan hatmi çiçeği; saplarının her yönünde farklı renklerde açan çiçekleri, birisinin solması sonrasında diğerinin açması ve sapın büyümesi oranında çiçeklenmesi özellikleriyle park kenarlarına konulabilecek, adeta sınır çizgisi meydana getirebilecek bir bitkidir. Her ne kadar tıbbi bitkiler bağlamında çeşitli kullanım şekilleri bulunsa da peyzaj alanında da kullanılabilir.
Kırsal alanlara gidildiğinde hemen her yerde tüm bitkiler sararmış ve hayatiyetini kaybetmiş olsa da hatmi çiçeğinin orada kendi halinde canlı kalabildiği görülür. Yabani formlarının yaygın olması yanında ıslahına yeterince ilgi gösterildiğini söylemek de mümkün değildir. Oysa çok farklı renkte, gül hatmi denen gül gibi kat kat çiçekleri olan formlarının da varlığı bilinmektedir.
Peyzaj uygulamalarında aynı adla söylenen ağaç formunda olan başka bir türü kullanılmaktadır. Otsu olan formlarının kullanılmaması ise ilginçtir. Çocukluğumuzda hatmi çiçeğinin çiçek açtığı saplarının sağlam olması nedeniyle sopa olarak kullanıldığını biliyorum. Bahçemizde yabani otları orak ile biçerken hatmi çiçeğini ayırır, bahçenin güzel görünmesi için ayrı özen gösterirdik. Çocukluk yıllarımda 5 parçalı çiçeğinin her bir parçasını yüzümüze yapıştırır, horoz olduk derdik. Zaten horoz çiçeği olarak isimlendirilmesinin nedeni çiçeklerini oyuncak olarak kullanmamızdır.
Zaman içinde kültür formu çiçeklerin gelişmesi nedeniyle unutulan ya da önemsenmeyen bu bitki, eskiden hemen her evde adına hayat ismi verilen ön bahçe bulunurdu. Bu bahçede çiçek tarhı/tarhları içinde çeşitli süs bitkileri olurdu. Ancak bu tarh içinde hatmi çiçeği yer almazdı. Çünkü bu bitki çok zorlu koşullara dayanan bir bitki olduğundan tarh dışında kalırdı. Dikkat edilirse toprağının kabartılmasına, sulamaya ya da diğer kültürel işlemlerin hiçbirisine ihtiyaç göstermez. Bu nedenle hayat ismi verilen iç avlunun bir köşesinde kendi halinde çiçeklerini açar ve yaşam alanını renklendirirdi. Böylesine kullanışlı, rengarenk çiçekli bir bitkinin bugüne kadar neden çiçek tarhlarında ya da parklarda yer almadığına şaşırıyorum.
Dikkat edilirse şehrin birçok yerinde kendiliğinden çıkan ve yetişen bitkinin çiçekleri oyuncak olarak bile kullanılmaktadır. Faydaları sıralandığında ilaç olarak kullanıldığı, yemeği yapıldığı, diğer yandan sulama istemediği, kolaylıkla çoğaltılabildiği, kendiliğinden yetiştiği, bakım istememesi özellikleriyle hatmi çiçeği bitkisinin şehrin birçok bölgesinde, özellikle orta refüjlerin taşlarla kaplanmasına gerek kalmadan kullanılabileceği aşikardır.
Marjinal alanlarda, suyun kıt olduğu bölgelerde, beton kaplama yerine bir avuç hatmi çiçeği tohumu serpilse, eminim çok daha faydalı bir uygulama yapılmış olur. Diğer yandan bu bitki ile ilgili yapılacak yetiştiricilik, ıslah ve renk seçimi sonrasında bir defa uygulama yapılmasının yeterli olduğu görülür. Ayrıca bir sefer uygulama yapılması sonrasında uzun yıllar peyzaj bitkisi olarak kullanılacağı da açıktır. Ümit ediyorum ki bundan sonraki yıllarda bu bitki ile ilgili olarak peyzaj alanlarında kullanılabilirliği konularında çalışmalar yapılır ve bitki hak ettiği değere ulaşır. Zaten bazı tıbbi bitkiler formunda olan lavanta gibi bitkiler de halen orta refüjlerde kullanılabilir. Bu nedenlerle hatmi çiçeğinin kullanılması hiçbir sorun teşkil etmeyecektir.