Süs Bitkileri sektörünün köklü firmaları Durusu Fidancılık, İstanbul Botanik ve Fagus Fidancılık’ın yeni girişimi Taxus Fidancılık sektöre yeni soluk getirdi. Geniş pazar ağıyla yerli ve ithal ürünlerde kaliteli hizmet sunan Taxus Fidancılık, Yalova TİGEM arazisinde faaliyetlerini sürdürüyor. Taxus Fidancılık’ı ve çalışmalarını Tamer Gümüş’le konuştuk.
Merhaba Tamer Bey, öncelikle Taxus Fidancılık’tan bahseder misiniz? Ne kadarlık bir alanda kuruldu?
-Taxus Fidancılık 2021 yılının Ocak ayında Durusu Fidancılık, İstanbul Botanik ve Fagus Fidancılık ortaklığı ile kuruldu. İlk etapta Yalova’daki TİGEM arazisi içerisinde 20 dönümlük alan üzerine kuruldu. Yalova’daki arazimizi sadece satış noktası olarak kullanıyoruz. Üreticilere fide ve malzeme temini yapan bir sistemimiz var. Bu sistem dahilinde Adapazarı, Bursa ve Yalova genelinde 250 dönümlük bir üretim sahasından faydalanmaktayız. Ancak biz daha çok ithal ürünlerde iddialıyız. Bunun sebebi de İthal ürünlerde çok geniş bir ağa sahibiz, Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinden çok ciddi anlamda ithalat çalışmaları yürütüyoruz.
Taxus’a geldiğimizde geniş bir ürün çeşitliliğiyle karşılaştık. Burada hangi ithal çeşitleri bulabiliriz?
-İthal ürün çeşitliliği olarak çok geniş bir ürün profiline sahibiz. Şöyle bir avantajımız da var, bizden stoklarımızda olmayan bir ürün istenildiği anda teminini yapıp 15 gün içerisinde getirebiliyoruz. Hem iklim şartları hem de mevcut kapasitemizden dolayı tüm türleri bulundurma şansımız yok. Ayrıca süs bitkileri sektörü içerisinde yürüttüğümüz faaliyetlerimizi turizm ile birleştirmiş durumdayız. Yüksek adetlerle sipariş veren ve hacimli çalışacak müşterilerimizi İtayla, İspanya, Hollanda, Almanya’daki üretim alanlarına götürüyoruz. İhtiyaç duydukları ürünleri yerinde inceleyerek, bitki seçimi yapabiliyorlar, hatta sözleşmesini de birlikte yapıyoruz. Seçilen ürünlerin, taşınma ve teslimat süreçlerini organize ederek, alıcıya ulaştırıyoruz. Alıcının bitkiyi yerinde görmesi, sorunsuz bir transfer süreci ile teslim alması bizi tercih etmesi için önemli bir etmen oluyor.
Şöyle söyleyeyim, şu anda Avrupa’da 10 ülke ile ticari ilişkilerimiz devam ediyor. Ürün profilimizin büyük kısmını dış mekân ürünleri oluştururken, iç mekân bitkilerini yalnızca talebe göre Hollanda’dan getiriyoruz. Bu açıdan portföyümüz dış mekân üzerine yoğunlaşmış durumda. Ağırlıklı olarak yapraklı ağaçlar, ibreli ağaçlar, her dem yeşil ağaçlar ve çalı türlerini ithal ediyor ve satışa sunuyoruz. Sektörde uzun yıllardan bu yana gelen tecrübelerimizle satış hareketi bulunan türleri ve buna ek bazı türleri stoklarımızda adetli olarak bulunduruyoruz.
“Sektöre Değer Veriyoruz”
-Süs bitkileri sektörüne çok değer verdiğimiz için buradayız, yıllardır bu sektörün içindeyiz. Üç büyük firmanın bir araya gelerek iyi bir şeyler yapmaya çalışmasının nedeni de sektöre değer veriyor oluşumuzdur. Buraya çok ciddi bir yatırım yaptık ve sektörün de buna değeceğini düşünüyoruz. Müşterilerimiz Taxus’a geldikleri zaman İtalya’ya, Almanya’ya gitmiş kadar olsunlar istiyoruz. O profesyonelliği, vizyonu yaşasınlar, Avrupa standartlarındaki ürünleri burada bulabilsinler.
Sizce sektörün sorunları nelerdir? Hangi problemlerle karşılaşıyorsunuz?
-Sektörün şu anki en önemli sorunu KDV’nin yüksek olmasıdır. Süs bitkilerine uygulanan KDV oranının yüzde 8’den, yüzde 18’e çıkması bizi çok ciddi anlamda zorluyor. Bu oran müşterilerimizi de zorluyor, çünkü bizim amacımız neticede Türkiye’yi tekrardan daha yeşil hale getirmek. Bu konuda sektör olarak çok ciddi sıkıntılarımız var.
KDV oranın yüzde 18’e yükselmesiyle birlikte alım gücünde bir azalma oldu mu?
-Tabi ki oldu. Şimdi sonuç olarak süs bitkileri ülkemizde lüks olarak görülüyor. Ancak ne kadar lüks olursa olsun biz burada manolya ağacı da satıyoruz, armut fidesi de satıyoruz. İnsanlar bahçelerine veya bağlarına çok küçük bütçelerle bir şeyler yapmaya çalışıyor ve bunları yaparken insanlar gerçekten zorlanıyor. KDV oranı çok ciddi anlamda sorun oluşturuyor.
“Arazi Desteği Şart”
-Bununla birlikte ithalat ile de bir sıkıntı var. Yerli üretimi desteklemek için birtakım uygulamalar yürürlüğe girdi. Ancak yerli üretim derken açıkçası biz kalifiye eleman ve arazi sıkıntısı yaşıyoruz. Bu konuda Devletimizin bize arazi tahsisi konusunda birtakım çalışmalar yapması gerekiyor. Şu anda Almanya’da bir hektar tarım arazisinin yıllık kirası 800 euro civarında, Macaristan’da 250 euro, Polonya’da 175-200 euro arasında, Moldovya’da 100 euro... Ama Yalova’da bir yer kiralamaya kalktığınız zaman yıllık kiralar 10 bin euro civarında. Bunun nedeni inşaat rantından kaynaklanan beklentilerdir. Böyle olunca da arazi fiyatları özelliklede tarım arazisi fiyatları çok ciddi anlamda artıyor. Biz arazi bulma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Yerli üretim yapalım fakat arazi sorununu aşamıyoruz, üretim yapmak için yerimiz yok. Bizim işimiz öyle bir iş ki çok ciddi anlamada finansal güç gerekiyor. Süs bitkilerinde yaptığınız yatırımın geri dönüşü ortalama beş yıl sonra oluyor. Yani bugün bir fidan diktiğinizi düşünün beş yıl boyunca sürekli olarak bakımı yapılmalı ve bakım maliyetleri de oldukça yüksek. Tarım kredileri KOSGEB kredileri bir noktaya kadar destek oluyor ama temelde ciddi bir yatırım gerektiren bir sektör.
“Uzun Vadeli Planlama Gerekiyor”
-Yerli üretim açısından birçok sorundan söz edilebilir. Pandemi sürecinde hem Avrupa’da hem de Türkiye’de çok ciddi anlamda plansız satışlar yapıldı. Şu anda Avrupa’da üretim yüzde 30 azalmış durumdayken satışlar yüzde 40 yükseldi. Arz ve talep arasındaki bu dengesizlik fiyatların hızlı şekilde yükselmesine neden oldu. Peki bu durumda dengeyi nasıl sağlarız? Bu dengeyi önümüzdeki beş yıla bakıp uzun vadeli, doğru bir planlama yaparak aşabiliriz. Özellikle büyük ağaç grupları için planlama çok önemlidir. Sektör olarak önümüz gerçekten çok açık, süs bitkileri yatırım yapılabilecek bir sektör konumunda. Ama tabi doğru bir planlama ile hareket etmek gerekiyor.
İthalat konusunda gümrük ve ek vergiler gibi kronik sorunlar. Siz bu konuda neler söylersiniz?
-Pandemi döneminde gümrüklerde sorunlar yaşandı ve ardından gelen kur farkı sebebiyle sektör çok ciddi ithalat yapamadı. Fakat biz yine ithalatımıza devam ettik. İthalat açısından zor bir süreç ama biz çalışmalarımıza devam ediyoruz. İthalat sürecindeki en büyük sorun aslında ek vergilerin firmalara yük oluşturmasıdır. Yeni bir vergilendirme kalemi olarak Değer Artışı Vergisi maliyetlerimize eklenmekte ve bu maliyet öngörülemez durumda. Yani biz gümrük maliyetlerimizi net şekilde hesaplayamaz durumdayız. Bunların sonucunda da ithal edilen bitkinin maliyeti olması gerekenden çok daha fazla oluyor. Değer Artışı Vergisi süs bitkileri sektörünü çok ciddi anlamda sekteye uğratıyor.